Blog

CLASSIC LIST


Uzman bir hekim tarafından yapılan muayeneye fizik muayene denir. Hastanın hikayesinin (anamnez) alınması, muayenenin yapılması, gerekirse bazı tetkiklerin yapılmasına fizik muayene denir. Bu sayede hastanın sorunu ile ilgili teşhis konur ve gerekirse tedavi verilir. Genelde tüm vücut bulgularına bakılmakla birlikte eğer sorun belli bir sistem veya organa ait ise daha çok bu sorun incelenir.

Doğru tanı için iyi ve ayrıntılı bir fizik muayene esastır. Memesiyle ilgili hiçbir yakınması olmayan bir kadın 40 yaşından itibaren yılda bir kez uzman bir hekim tarafından görülmelidir. Memesinde izlenmesi gereken herhangi bir sorun saptanan hastalar daha yakın aralıklarla izlenebilir.

Başka hiçbir tanı yöntemi ile gösterilemediği (mamografide hiçbir şüpheli lezyon görülmezken) halde sadece fizik muayene ile tanı konan meme kanseri olguları vardır.

Mamografi çekilmesinin yanı sıra uzman bir hekim tarafından meme muayenesinin de yapılması meme kanserinin erken teşhisi açısından önem taşımaktadır. Bazı meme kanserleri nadir de olsa mamografi ve ultrason ile teşhis edilememektedir, bu nedenle mamografinin yanında fizik muayenenin de yapılması gereklidir.

Risk taşıyan tüm kadınların,  mamografinin yanı sıra fizik muayenenin de birlikte yapılması önerilmektedir.



HER AYIN 10’U 10 DAKİKANIZI KENDİ KENDİNİ MEME MUAYENESİNE AYIRMANIZ MUHTEMEL BİR MEME KANSERİNİN ERKEN TEŞHİSİ İÇİN KENDİNİZE YAPACAĞINIZ EN BÜYÜK İYİLİKTİR.

20 yaşını geçen her kadının adetinin bittiği tarihten sonra ilk 10 gün içerisinde kendisini muayene etmesi önerilmektedir. Adet görmeyen kadınların da ayın belirli bir günü kendilerini muayene etmeleri önerilmektedir.

Bir kadının meme sağlığı konusundaki en büyük destekçisi yine kendisi olmalıdır. Araştırmalar kendi kendine meme muayenesini bilen ve düzenli uygulayan kadınların muhtemel meme hastalıklarını ve meme kanserini çok daha erken fark ettiklerini ve uzman hekimlere başvurabildiklerini gösteriyor. Erken fark edilen meme kanserinin tedavi başarısı, geç fark edilen ve ilerlemiş meme kanserlerine göre çok daha kolaydır. Her manustrasyon (adet) döneminiz bitikten sonra ilk 10 günü içerisinde aşağıda öğretilen son derece basit tekniklerle, kendi kendinizi muayene edin, kendi sağlığınıza en büyük desteği verin.



Memenin gelişimi, kadın yaşamının farklı evrelerinde, farklı safhalardan geçer. Memenin gelişimi anne karnındayken başlamaktadır. Ergenlikle birlikte görülen değişim gebelikle devam eder. Adet zamanlarında ve menopozla da çeşitli değişiklikler oluşur.

Meme Gelişimi Ne Zaman Başlar?

Meme gelişiminin ilk fazı anne karnındayken 6. haftadan itibaren başlar. Gebeliğin sonunda meme başı ve buna bağlı süt kanalları oluşmuştur.

Ergenlik dönemi ile birlikte memede 2. değişim fazı başlar. Yumurtalıklardan östrojen hormonunun salgılanmaya başlaması ile birlikte yağ ve destek dokusu meme bölgesinde artar ve meme büyümeye başlar. Bu sırada süt kanalları da bu büyümeye katılır. Genellikle memede görülen bu değişiklikler kasık ve koltuk altı bölgelerinde kıl gelişimi ile birlikte başlar.

Kadının adet görmeye başlaması ile birlikte meme dokusu gelişerek süt kanallarının ucunda süt bezleri oluşur. Memenin ergenlikle başlayan gelişimi her kadın için farklı seyreder. Her adet döneminde meme dokusu bir miktar daha gelişir ve bu gelişim 30’lu yaşlara kadar devam eder.

Adet Görme Döneminde Memede Gerçekleşen Değişiklikler Nelerdir ?

Adetin ilk döneminde artan östrojen hormonu etkisi ile memedeki süt kanallarının büyümesi artar. Bu dönemde artmış olan östrojen hormonunun etkisi ile adet döneminin ortalarında yumurtlama meydana gelir. Bunu takiben progesteron hormonu artışı başlar; bu da süt bezlerinin gelişmesini sağlar. Bu sırada memede su tutulumu artar, meme gerilir ve hassaslaşır. Adet görmeye yakın zamanda çıkan ağrı ve hassasiyetin sebebi, memedeki bu gelişmedir. Bu tip ağrıların meme kanseri ile ilgisi yoktur.

Adet görmeye yakın zamanda memenin dıştan elle hissedilen yapısı da değişir; süt bezlerinin gelişimi ile memede çeşitli kitle yapısında oluşumlar hissedilebilir. Bu nedenle kendi kendini muayene adet sonrasında yapılmalıdır.

Memede görülen bu değişim gebelik gerçekleşirse doğacak bebeğin beslenmesi için yapılan ön hazırlıktır. Eğer gebelik gerçekleşmez ise, adet görmenin başlaması ile dönem sona erer. Artmış olan hücreler diğer hücreler tarafından yok edilir. Memede tutulan su miktarı normale döner. Bunun sonucu memede hissedilen ağrı geçer veya azalır.

Gebelik Ve Emzirme Döneminde Memede Görülen Değişiklikler

Memenin tam gelişimi ancak doğum ile gerçekleşir. Memede başlayan değişiklikler gebeliğin en erken bulgularından birisidir. Süt kanallarının ve süt bezlerinin gelişmesi sonucu memede ağrı, meme başında ağrı, yanma gibi şikayetler olur. Gebeliğin erken döneminde süt kanalları ve süt bezlerinin gelişmesi olur; ileri döneminde ise süt bezlerinde bulunan hücrelerin süt veren hücrelere dönüşmesi tamamlanır.

Gebeliğin 5 veya 6. ayından itibaren memeler süt üretecek kapasiteye ulaşırlar. Bu sırada meme üzerinde östrojen ve progesteron gibi hormonların yanı sıra FSH (follicle stimulating hormone), LH (luteinizing hormone), prolaktin, oksitosin ve HPL (human placental lactogen) gibi çeşitli hormonların
etkisi vardır.

Memedeki tüm değişikliklerin tek sebebi yeni doğacak bebeğin beslenmesi için hazırlık yapılmasıdır.

Menopoz Döneminde Görülen Değişiklikler

Menopozun yaklaşmasıyla birlikte östrojen ve progesteron hormonlarının seviyesinde salınımlar başlar; hormonların kan seviyesinde aşırı derecede azalış gözlenir. Östrojen hormonunun etkisinde olan meme dahil tüm dokularda gerileme başlar. Süt bezlerinde gerileme olur, bağ ve destek dokusunda su miktarı azalır (dehidratasyon), elastisite kaybolur ve meme sarkar.



Memenin Gelişimi

Memenin gelişimi, kadın yaşamının farklı evrelerinde, farklı safhalardan geçer. Memenin gelişimi anne karnındayken başlamaktadır. Ergenlikle birlikte görülen değişim gebelikle devam eder. Adet zamanlarında ve menopozla da çeşitli değişiklikler oluşur.

Meme Gelişimi Ne Zaman Başlar?

Meme gelişiminin ilk fazı anne karnındayken 6. haftadan itibaren başlar. Gebeliğin sonunda meme başı ve buna bağlı süt kanalları oluşmuştur.

Ergenlik dönemi ile birlikte memede 2. değişim fazı başlar. Yumurtalıklardan östrojen hormonunun salgılanmaya başlaması ile birlikte yağ ve destek dokusu meme bölgesinde artar ve meme büyümeye başlar. Bu sırada süt kanalları da bu büyümeye katılır. Genellikle memede görülen bu değişiklikler kasık ve koltuk altı bölgelerinde kıl gelişimi ile birlikte başlar.
Kadının adet görmeye başlaması ile birlikte meme dokusu gelişerek süt kanallarının ucunda süt bezleri oluşur. Memenin ergenlikle başlayan gelişimi her kadın için farklı seyreder. Her adet döneminde meme dokusu bir miktar daha gelişir ve bu gelişim 30’lu yaşlara kadar devam eder.

Adet Görme Döneminde Memede Gerçekleşen Değişiklikler Nelerdir ?

Adetin ilk döneminde artan östrojen hormonu etkisi ile memedeki süt kanallarının büyümesi artar. Bu dönemde artmış olan östrojen hormonunun etkisi ile adet döneminin ortalarında yumurtlama meydana gelir. Bunu takiben progesteron hormonu artışı başlar; bu da süt bezlerinin gelişmesini sağlar. Bu sırada memede su tutulumu artar, meme gerilir ve hassaslaşır. Adet görmeye yakın zamanda çıkan ağrı ve hassasiyetin sebebi, memedeki bu gelişmedir. Bu tip ağrıların meme kanseri ile ilgisi yoktur.

Adet görmeye yakın zamanda memenin dıştan elle hissedilen yapısı da değişir; süt bezlerinin gelişimi ile memede çeşitli kitle yapısında oluşumlar hissedilebilir. Bu nedenle kendi kendini muayene adet sonrasında yapılmalıdır.

Memede görülen bu değişim gebelik gerçekleşirse doğacak bebeğin beslenmesi için yapılan ön hazırlıktır. Eğer gebelik gerçekleşmez ise, adet görmenin başlaması ile dönem sona erer. Artmış olan hücreler diğer hücreler tarafından yok edilir. Memede tutulan su miktarı normale döner. Bunun sonucu memede hissedilen ağrı geçer veya azalır.

Gebelik Ve Emzirme Döneminde Memede Görülen Değişiklikler

Memenin tam gelişimi ancak doğum ile gerçekleşir. Memede başlayan değişiklikler gebeliğin en erken bulgularından birisidir. Süt kanallarının ve süt bezlerinin gelişmesi sonucu memede ağrı, meme başında ağrı,  yanma gibi şikayetler olur.  Gebeliğin erken döneminde süt kanalları ve süt bezlerinin gelişmesi olur; ileri döneminde ise süt bezlerinde bulunan hücrelerin süt veren hücrelere dönüşmesi tamamlanır.

Gebeliğin 5 veya 6. ayından itibaren memeler süt üretecek kapasiteye ulaşırlar. Bu sırada meme üzerinde östrojen ve progesteron gibi hormonların yanı sıra FSH (follicle stimulating hormone), LH (luteinizing hormone), prolaktin, oksitosin ve HPL (human placental lactogen) gibi çeşitli hormonların etkisi vardır.

Memedeki tüm değişikliklerin tek sebebi yeni doğacak bebeğin beslenmesi için hazırlık yapılmasıdır.

Menopoz Döneminde Görülen Değişiklikler

Menopozun yaklaşması ile birlikte östrojen ve progesteron hormonlarının seviyesinde salınımlar başlar; hormonların kan seviyesinde aşırı derecede azalış gözlenir. Östrojen hormonunun etkisinde olan meme dahil tüm dokularda gerileme başlar. Süt bezlerinde gerileme olur, bağ ve destek dokusunda su miktarı azalır (dehidratasyon), elastisite kaybolur ve meme sarkar.



Meme Sağlığı, farklı tıbbi uzmanlık alanlarının birlikte çalışmasını zorunlu kılan bir sağlık dalıdır.

Özellikle teşhis aşamasında muayeneyi yapan meme cerrahı ile mamografi, meme ultrasonu gibi ileri tetkikleri uygulayan radyoloji uzmanı arasında yakın bir iletişimin bulunması gerekir. Bu hasta ile ilgili bilgilerin, kaygıların ve düşüncelerin kolaylıkla aktarılmasını sağlar ve teşhiste hata payını azaltır.

Meme sağlığı konusunda hizmet vermek için özel olarak teşkil edilmiş ve alanında uzman hekimleri barındıran merkez ve klinikler meme sağlığı takibi için ideal alanlardır.



Kadınlar daha küçük yaşlardan itibaren memeleri hakkında belli düşünce kalıpları ile düşünmeye yönlendirilerek yetiştirilirler. Memenin görülmesi, memeye dokunulması, hatta adı meme olan organa “meme” denmesi bile toplumsal tabu olarak görülür. Ergenlikle birlikte meme, kadınlığın sembolü, bebek için beslenme ve cinsellik işlevleri de kazanır.

Meme hakkında yerleşen anlam, toplumsal tabu algısı ve cinsellik bağlamında üzerine atılan anlamlar meme sağlığı konusunda maalesef kadınların işini hayli zorlaştırabilmektedir. Meme ve sağlık arasındaki ilişki yeterince vurgulanmadığı, temel bilgiler verilemediği için, herhangi bir meme hastalığı karşısında kadın şaşkınlık yaşamakta, ne yapacağını ve nereye başvurması gerektiğini bilememektedir.

Hemen her kadının, yaşamı boyunca memesi ile ilgili bir şikayeti olur. Bu şikayetler en çok memede bir sertlik ya da ağrı hissedilmesi şeklindedir. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Yine de fark edilmesi durumunda mutlaka uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.

Meme sağlığı denilince akla meme kanseri gelmekle birlikte memenin kanser olmayan birçok hastalığı da vardır. Fakat memenin sağlık sorunlarının en başında her zaman meme kanseri gelmektedir. Meme kanseri kadının yaşamı ile birlikte kadınlık kimliğini de tehdit etmektedir.

Meme sağlığı konusunda diğer önemli bir sorun da, meme hastalıkları konusunda uzmanlaşmış sağlık merkezlerinin, hekimlerin, hemşirelerin ve yardımcı diğer sağlık personellerinin eksikliğidir.



HPV AŞISININ GENİTAL BÖLGE KANSERLERİNİ ÖNLEYEBİLDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Kliniğimizde HPV aşısı yapılıyor.

HPV ve HPV AŞISI NEDİR?

HPV aşısı, hem kız hem erkek çocuklarımızı düşünerek; şimdiden önlemleri değerlendirmek, ilerideki pek çok muhtemel hastalığın önüne geçmek demektir diyebiliriz.

HPV Nedir?

HPV “human papilloma virüs”ü harflerinin kısaltmasıdır. HPV günümüzde oldukça yaygın olan ve gerek kadınlarda gerek erkeklerde pek çok kansere yol açabildiği klinik olarak tanılanmış bir virüstür.

Cinsel organlarda tedavi edilmesi zor olan tekrarlayıcı enfeksiyona yol açan virüs aynı zamanda oldukça konforsuz hissedilmesine yol açar. Kadınlarda rahim ağzı kanseri başta olmak üzere,

▪ Kadınlarda vajinal ve vulvar kanserler,

▪ Kadınlarda ve erkeklerde anal kanser

,▪ Kadınlarda ve erkeklerde boğaz kanseri,

▪ Erkeklerde penis kanseri.

HPV kaynaklı olabilir.Servikal kanserlerin %100’ünden HPV sorumludur. Anal kanserlerin %88’i, vajinal kanserlerin ise %74’ünde HPV varlığı saptanmaktadır.

HPV Aşısı ne işe yarar?

Ülkemizde erişebileceğiniz HPV aşısı, pek çok kanser ile ilişkisi olan bu virüsün en sık görülen TİP 16-18 kaynaklı enfeksiyonlarını önleyicidir. Buna ek olarak, HPV aşısı hem kadınlarda hem de erkeklerde genital siğillere neden olan HPV tipleri 6 ve 11 enfeksiyonunu engeller.

Son veriler gösteriyor ki Dünya’da her yıl yaklaşık 275 bin kadın rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde her yıl 2.356 kadına rahim ağzı kanseri teşhisi konuyor ve maalesef 1.280 kadın yaşamını yitiriyor. (*)

(*) http://www.who.int/whr/1995/media_centre/executive_summary1/en/index3.html

Aşılama rahim ağzı kanserinden korunma için ilk seçenektir. Aşı ile birlikte düzenli Pap smear testi önerilmektedir.

Aşı HPV tiplerinin hepsine karşı koruma sağlamaz. Ancak mevcut aşının görülen rahim ağzı kanseri vakalarının %70’inden sorumlu olan tiplere karşı koruduğunu, genital siğillerden %90 sorumlu olan tiplere karşı koruma sağladığını söyleyebiliriz.

HPV enfeksiyonu genellikle cinsel temas ile bulaşır ve erkeklerin ve kadınların %85’i hayatının bir noktasında enfekte olur.(*)

(*) https://www.cdc.gov/hpv/parents/vaccine/six-reasons.

Çoğu enfeksiyon, kendiliğinden kaybolur ve ciddi sorunlara neden olmaz. Ancak binlerce kadın ve erkek HPV’den kaynaklanan kanser ve diğer hastalıklara yakalanmaktadır.

HPV Aşısı Nedir?

HPV aşısı FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylanmış olup hem erkek hem de kadınlar için önerilmektedir.

Türkiye Jinekolojik Onkoloji Derneği’nin bu aşılarla ilgili yaklaşımı ise, “HPV Aşılarıyla ilgili TCSB Kanser Dairesi Başkanlığı, FDA ve ACIP (Advisory Committee on Immunization Practices) önerileri tamamen aynıdır.”

Kanser için her iki aşıda HPV 16 ve 18’e karşı antijen vardır ki bu iki tip rahim ağzı kanserlerinin %70’inden sorumludur.

Aşılar içerisinde bulundurdukları bu iki HPV tipine karşı %100 korurlar. Dörtlü aşıda ayrıca siğillerin %90’ından sorumlu olan HPV 6 ve 11’e karşı %100 koruma da söz konusudur.

Aşı yapılsa da diğer tiplerle kanser gelişebileceğinden Pap smear taramasına devam edilmelidir.

Aşı öncelikle 11-12 yaşlarında önerilmektedir. Ancak 9 yaşından başlayarak üst yaş sınırı olmadan hem kadınlara hem de erkeklere uygulanabilir.

9 yaşından 14 yaşına kadar 6 ay ara ile 2 doz olarak aşılama tamamlanabilir. 14 yaş ve üzerinde HPV aşılaması başlayanlara, birinci dozdan en az 1 ay sonra ikincisi, ikinci dozdan en az 3 ay sonra üçüncüsü olmak üzere üç dozluk bir seri uygulanmalıdır. Bu aşı semasını 12 aylık süre için de de tamamlayabilirsiniz.

Aşılama önerileri için dikkat edilecek durumlar hakkında hekiminize danışabilirsiniz.


Çalışma Saatleri

Pazartesi Kapalı
Salı Kapalı
Çarşamba 10.00 - 16.00
Perşembe 10.00 - 16.00
Cuma Kapalı
Cumartesi 10.00 - 16.00
Pazar KAPALI

İletişim

📞 0850 333 0388 - 0501 017 26 24

📍ROUTE İstanbul, Ataköy 7-8-9-10 Kısım Mah. E-5 Yan Yol Cd. 6/1 B Blok Kat 2 D:21; Bakırköy, Istanbul, Turkey 34158

Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Web Sayfası. Tüm hakları saklıdır.