Blog

CLASSIC LIST


Hastanın sadece kendi dokusuyla yapılan meme onarımı cerrahisi otolog rekonstrüksiyon olarak isimlendirilir. Meme onarımı yapılırken kullanılacak hastanın kendi dokusu ağırlıklı olarak karın, sırt, iç bacak ve popo bölgelerinden alınır.

Otolog rekonstrüksiyonda en çok kullanılanlar, karın bölgesinden yapılan TRAM flep ve DİEP flep, sırt bölgesinden yapılan latissimus dorsi flep, uyluktan yapılan TUG flep, kalçadan yapılan gluteal flepler, bel yan bölgeden yapılan Ruben flep yöntemleridir.

Memenin Otolog Rekonstrüksiyonun Tipleri

  1. Karın dokusundan yapılan
  2. Kalça bölgesinden yapılan
  3. Sırt dokusundan yapılan
  4. İç bacak bölgesinden yapılan

Karın Dokusuyla Meme Rekonstrüksiyonu

Meme oluşturabilecek yeterli dokusu olanlarda orijinal kan damarları korunarak yapılan fleb ameliyatlarıdır.

Karın dokusu az olan hastalarda beraberinde meme implantı da uygulanabilir. Mikrocerrahi gerektirir.

Kalça Bölgesinden Yapılan Meme Rekonstrüksiyonu

Karın dokusunda iz istemeyen ya da dokusu yeterli olmayan kadınlarda kalça kasının bir kısmı üzerindeki yağ ve deri dokusu meme rekonstruksiyonu için kullanılır. Mikrocerrahi gerektirir.

Sırt Dokusuyla Yapılan Meme Rekonstrüksiyonu

Meme implantı ile birlikte kullanıldığında güzel sonuç verir. Mikrocerrahi gerekmez. Dolaşımı oldukça iyidir.



Koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılmasının (aksiller lenf nodu disseksiyonu) 3 amacı vardır:

  • Hastalığın doğru olarak evrelendirilmesi
  • Yandaş tedavilere yön vermek
  • Lenf bezi tutulumu olan hastalarda lokal tümör kontrolünü sağlamak

Aksiller lenf bezi tutulumu olup olmaması, meme kanserinin nasıl seyredeceği, (hastanın yaşamını ne oranda tehdit ettiği) konusunda en önemli parametredir.

Meme ile ilgili olan lenf bezlerinin çıkartılması yukarıda sayılan amaçları karşılarken, ender görülen kolda şişlik gibi yan etkilerin oluşma riski vardır. Bu risklerin engellenmesi için hastanın el ve kolunun yaralanmalardan korunması gibi bazı önlemler alınır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar göstermiştir ki koltuk altının doğru örneklenebilmesi için 8-10 adet lenf bezinin çıkartılması gerekmektedir.

İstatistikler tüm meme kanserlerinin yaklaşık olarak %60’ında ve erken evre meme kanserlerinin ise ortalama %75’inde tanı anında aksilla lenf bezlerinde tutulma yoktur.

Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonu- Koltukaltı Lenf Bezlerinin Çıkartılması Operasyonu Sonrası Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

  • Koltuk altı disseksiyonu yapılan hastalarda, kolun travmalardan ve enfeksiyondan korunması çok önemlidir. Lenf akımı etkilenmiş olabileceği için kolda şişme (lenfödem) gelişebilir.
  • Lenfödem riski koltuk altı lenf bezlerinin ne kadar geniş çıkartıldığı ile yakından ilişkilidir. Sentinel lenf nodu örneklemesinden sonra bu oran oldukça düşüktür.
  • Kolda ve omuzda geçici, ender olarak da kalıcı hareket kısıtlılığı olabilir. Drenler çekildikten sonra kol egzersizlerine başlanır. Özellikle omuz ekleminin hareketlerini artırıcı bazı egzersizlere başlanmasında yarar vardır.
  • Drenler çekildikten sonra koltuk altında ve meme derisi altında lenf sıvısı toplanabilir (seroma). Hastayı rahatsız edecek boyutlara ulaşmadığı sürece müdahale edilmesine gerek yoktur. Aksi takdirde enjektör ile çekilerek boşaltılabilir.


Meme dokusu içerisindeki lenf akımının yönü büyük oranda koltuk altı lenf bezlerine doğrudur. Bu nedenle yayılım özelliği kazanan kanser hücreleri genellikle ilk önce koltuk altı lenf bezlerine giderler. Meme kanseri hastalarında koltuk altı lenf bezlerinin durumunu bilmek tanı, tedavi ve takipte önemlidir.

Koltuk altı lenf bezlerinin çıkartılması işlemi yayılma özelliği kazanmış (invazif) tümörler için geçerlidir. In-situ (süt kanallarının içinde sınırlı kalmış) kanserler teorik olarak lenf bezlerine gitmedikleri için koltuk altının temizlenmesine gerek yoktur.

Teknik: Mavi boya (isosulfan mavisi veya metilen mavisi) tek başına veya radyoaktif bir madde ile birlikte tümörün olduğu bölgeye veya meme başının altına enjekte edilir. Boya 5-7 dk. içerisinde koltuk altındaki ilk (sentinel) lenf bezine ulaşır. Sentinel lenf bezlerinin sayısı birden fazla olabilir; ortalama 2’dir. Bu lenf bezleri çıkarılarak tümör hücreleri içerip içermedikleri araştırılır. Tümör hücresi görülmezse işlem sonlandırılır; koltuk altındaki diğer lenf bezlerinin çıkartılmasına gerek yoktur.



Risk azaltıcı cerrahi uygulamaları ile amaç; kanser gelişme riski yüksek olan hastalarda, henüz kanser gelişmeden meme dokusunu alarak meme kanseri riskini azaltmaktır.

Günümüzde, genetik tanı yöntemlerinin çok gelişmesi, meme kanserinin ailesel geçişlerinin tam olarak anlaşılması, meme kanserine yol açan genetik kromozom bozukluklarının açığa çıkartılması hastaların meme kanseri olma olasılığının büyük oranda hesaplanabilmesine imkan vermektedir.

Risk azaltıcı mastektomi bu ihtiyaçtan dolayı geliştirilmiştir. Risk azaltıcı mastektomi uygulamaya aday olan kadınların öncelikle mümkün olan tüm kromozom bozukluklarını içeren detaylı genetik testlerden geçirilmesi gerekmektedir. Daha sonra Risk azaltıcı mastektomi adayı ile tüm olası sonuçlar konuşulmalı, kişinin kafasındaki tüm soru işaretleri açıklığa kavuşturulmalıdır.

Risk azaltıcı mastektomi, iki taraflı subkutan mastektomi sonrası implant ile rekonstrüksiyon yapılarak kişiye hem meme kanserinden kurtulmayı hem de ikincil bir kazanç olarak daha estetik memelerle hayata devam etmeyi sağlayabilir.



Modern meme cerrahisinde temel amaç meme kaybına yol açmadan meme kanserini tedavi etmektir. Günümüzde evre I-II meme kanserinin standart tedavisi olarak kabul edilir.

Meme Koruyucu Cerrahiler

  • Klasik Meme Koruyucu
  • Makromastide ve Meme Küçültmesi

Klasik Meme Koruyucu Cerrahi

Erken tanı yöntemleri, kadınların meme kanseri hakkındaki farkındalığının artması, hastalığın erken evrelerde yakalanması, meme koruyucu cerrahinin uygulanmasına imkan vermektedir.

Bütün kanserlerin cerrahi tedavisinde olduğu gibi meme kanserlerinde de temel amaç tümörlü dokunun temizlenmesi ve hastanın hayatının kurtarılmasıdır.

Memenin ameliyatla alınması (mastektomi) çoğu kadında ciddi psikolojik yıpranmaya neden olur. Meme kaybı sonrası kadınlarda, sıklıkla depresyon ve başka duygulanım bozuklukları, cinsel istek kaybı, beden algılamasında bozulma, dişilik özelliklerini kaybetme korkusu, hastalığın tekrarlamasına ilişkin endişeler, uygun giysi bulmada güçlük ve sütyen şeklinde dışarıdan uygulanan meme protezlerinin yarattığı sıkıntılar gibi bir dizi psiko-sosyal sorunlar gözlenmektedir.

Hastanın ve tümörün uygunluğu durumunda meme kaybına karşı önerilen ameliyat şekli, memenin bir bölümünün korunarak (meme koruyucu cerrahi) kanserli dokunun çıkarılmasıdır.

Bu durumda eğer tümör memeye göre orantı olarak büyükse meme koruyucu cerrahi kozmetik olarak hastanın istediği sonucu vermeyebilir. Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer konu da meme koruyucu cerrahiden sonra hastanın mutlaka ışın alma gerekliliğidir.

Makromasti ve Meme Küçültmesi Yapılarak Tümörün Alınması

Büyük memeli kadınlarda gelişen meme kanserlerinde aynı anda hem meme kanserini almak ve her iki memeyi de ideal ölçülere küçültmek mümkündür.

Hastalar bu yöntemle kanserin cerrahi tedavisi yanında büyük meme nedeniyle yaşadıkları sorunlardan (meme ağrısı, sırt ağrısı, omuz ağrısı, hareket kısıtlılığı, meme altında geçmeyen pişikler, omurga eğriliği, radyoterapide zorluk v.b.) kurtulurlar.

Büyük Meme (Makromasti) yakın zamana kadar estetik bir bakış açısı ile ele alınan bir konuydu. Oysa meme cerrahisinin gelişimi konuların detaylanması, büyük memenin salt estetik bir sorun olmaktan öte, fonksiyonel bir hastalık olduğunu ortaya koydu.

Meme polikliniklerinde büyük meme hastalığı yakınmaları iyi değerlendirilmeli, olgular ciddiye alımalı, temel sorun çözülmediği için fizik tedavi ve nöroloji kliniklerine yönlendirme veya sonu gelmez analjeziklerden yarar beklenmemelidir.



Mastektomi, meme dokusunun tümüyle alınmasıdır. Meme koruyucu cerrahinin uygun olmadığı durumlarda başvurulur. Hastada koltukaltı lenf nodu tutulumu olduğunda modifiye radikal mastektomi yani memenin tamamının ve koltukaltı lenf bezlerinin büyük bir bölümünün çıkarılması biçiminde uygulanır. Meme kanserinin klasik cerrahi tedavi yöntemidir. İyi bir lokal kontrol sağlar; tümörün tekrar etme riski düşüktür.

Kimlere uygulanır?

Geçmişte yaygın olarak, günümüzde ise meme koruyucu cerrahinin uygun olmadığı büyük çaplı ve/veya memede yaygın dağılım gösteren (birden çok odaklı tümörler) tümörlü hastalar için mastektomi tercih ediliyor.

Ailesinde, 1. derece yakın akrabalarında meme kanseri olan bazı hastalarda meme kanseri kalıtsal karakter taşıyorsa, risk azaltıcı ve koruma amaçlı olarak hastalıksız memeye de mastektomi yapılabiliyor. Bu tür ameliyatlar erken evre tümörlerde, deri koruyucu veya yerleştiği yer memebaşına uzak tümörlerde, ‘memebaşı koruyucu mastektomi’ şeklinde de gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca bu ameliyatlarda, plastik cerrah ile işbirliği yapılarak kozmetik amaçlı eşzamanlı rekonstrüktif işlemler de uygulanabiliyor. Memebaşının korunduğu ameliyat sırasında anestezi altında ve ameliyat masasındayken hastanın memebaşına tek doz radyoterapi  de (intraoperatif radyoterapi) verilebiliyor.



Memenin İntraduktal Papillomu

Süt kanallarının içini döşeyen hücrelerin bir kısmınin diğer hücrelerden daha hızlı büyümesi sonucu meydana gelen bir tümördür. Özellikle meme başı arkasında bulunan süt kanalları içinde bir adet meydana gelir. Birden fazla tümör memenin daha dış bölgelerinde görülür. İntraduktal papillom genellikle iyi huylu epitelyal tümör olarak kabul edilmektedir, ancak atipik hiperplazi ile birlikte olduğunda kötü huylu olma potansiyeli var.
Ana şikayet 30-50 yaş aralığında kadınlarda kendiliğinden gelen kanlı meme başı akıntısıdir. İntraduktal papillom süt kanalı içinde 3-7mm’lik küçük tümör olduğundan dolayı meme ultrasonu ve mamogafi tespit için yetersiz kalır. Meme MRI, duktografi ve duktoskopi gibi yardımcı ek tanı yöntemlerinden faydalanilir. Ayırıcı tanı için patolojik değerlendirme önemlidir; meme başı akıntısindan yayma ve tümörden biyopsi yapılabilir.
İnatçı meme başı akıntısı olan iyi huylu intraduktal papillom tedavisi tümörün bulunduğu süt kanalıyla birlikte cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Atipik hiperplazi varlığında ise daha geniş cerrahi eksizyon önerilir.Hedeflenmiş Tedavi (Akıllı İlaçlar)

dr. Mujgan Çalışkan



FİLLOİD TÜMÖR

Memenin filloid tümörü nadir görülen fibroepitelyal bir meme tümörüdür. Görülme oranı %2-3’tür. Filloid tümör iyi huylu, ılımlı yada kötü huylu olarak sınıflandırılır. Sıklıkla iyi huylu olup, nadiren kötü formunda formunda karşımıza çıkar.  En sık 35-55 yaşlarda görülsede, kötü huylu filloid tümör daha ileri yaşlarda görülmektedir.

Filloides tümör, fibroadenomlardan çok daha yüksek büyüme hızına sahip olduğundan dolayı, erken dönemde meme içinde yer kaplamaya başlar. Meme ultrasonu, mamografi ve meme MRI gibi görüntüleme yöntemleri ve çoğu zaman biyopsi ayırıcı tanıda yetersiz kalır. Kitle tamamı çıkarıldıktan sonra patolojik değerlendirme ile kesin tanı konur.

Filloid tümörlerde tedavi, kitlenin en az 1 cm çevreleyen meme dokusu le beraber cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Sıklıkla memede bölgesel nüks oluşur. Dev filloid tümörlerde ise memenin tümden alınması daha sağlıklı olabilir. Bu durumda silikon protez ile meme tekrar yapılandırılır. Koltukaltı lenf bezlerine genellikle yayılım olmaz; ona yönelik cerrahi girişim önerilmez.

İyi huylu filloid tömörlerin tedavisi cerrahi, habis filloid tümörlerde ise cerrahi sonrası göğüs duvarına ışın tedavisi uygulanabilir. Cerrahi sonrası bölgesel nüks açısından yakın takip önemlidir.

dr.müjgan çalışkan 

dr.müjgan çalışkan

 



Meme Tümörlerini Dondurma | Kriyoablasyon Tekniği

Meme tümörü çağımızda en sık görülen tümör türlerinden biri. Görülme sıklığının gün geçtikçe artması buna yönelik tedavi yöntemlerinin geliştirilmesini de hızlandırmış durumda.

Günümüzde farklı tedavi yöntemlerinin söz konusu olduğu fibroadenom tümörlerine yönelik çoğu zaman hasta açısından zahmetli, yaşam kalitesini düşüren, günlük rutin ve çalışma hayatından süreli olarak uzaklaştıran hem psikolojik hem de fizyolojik anlamda oldukça yorucu olabilen tedavi yöntemleri bulunmakta.

Ancak en son geliştirilen tedavi tekniğiyle koruyucu tedavi anlayışı benimseniyor, hasta için büyük avantajlar sağlanıyor ve kötü huylu tümör riski ortadan kaldırılıyor.

Günümüz modern tıp teknolojilerinin geldiği noktada önce hastanın tümörden kurtulma sürecini kısaltmayı hedefleyen ve ardından iyileşmeyi konforlu hale getirerek kolaylaştıran yepyeni bir yöntemi kullanabiliyoruz.

Bu tedavi tekniğiyle kısa, orta veya uzun vadede kötü huylu olma riskini bir şekilde taşıyan fibroadenom veya herhangi bir meme tümörünün yaratabileceği zararların, fiziksel veya psikolojik tahribatın geç olmadan önüne geçiliyor ve adeta zaman tümör için durduruluyor.

Kriyoablasyon yöntemine dayanan bu modern tedavi ile, tümör dondurularak etkisiz hale getiriliyor ve gelecekte oluşturması muhtemel olan kötü etkiler ortadan erkenden kaldırılıyor.

Bu yöntem hem erken tedavi imkanı sunuyor hem de hastanın zihninde oluşmuş uzun döneme dair kaygı ve endişelerini bir kenara rahatça bırakmasını sağlıyor. Her 8 kadından 1’inin kötü huylu meme tümörü ile karşılaştığı bu günlerde, kriyoablasyon tekniği ile tedavi hastanın ve yakınlarının gelecek yıllarda yaşayabileceği yoğun strese neden olabilecek sürecin yaşanması ihtimalinin önüne tam olarak uygulandığı anda geçiyor.

Meme tümörü tedavisinde kriyoablasyon tekniğini neden öneriyoruz?

 

Kriyoablasyon ile meme tümörünü dondurarak kötü etkilerini ortadan kaldırmanın avantajları herhangi bir tedavi sürecinin hem öncesi hem de sonrasında yaşanma potansiyeli olan her türlü olumsuz etkiyi çok büyük oranda azaltabilir ve hatta sıfıra indirebilir. Zira ilk etapta iyi huylu görünen bir meme tümörü gelecekte kötü huylu tümör niteliğinin etkilerini yaratabilir ancak kriyoablasyon dondurma tekniği bu ihtimalleri kolayca bertaraf eder.

 

Kriyoablasyon Tedavisinin Önemli Avantajları

 

Fibroadenom tümörü uzun vadede memenin şeklini ve formunu etkileyecek, deforme edebilecek tedavi yöntemleri gerektiren bir niteliğe bürünebilir. Bu yöntem sayesinde tümörü dondurarak tümörün büyüme ve kötü huyluya dönüşme ihtimallerinin erkenden önüne geçmeyi başarabiliyoruz.

Sadece basit bir enjeksiyon tekniği ile gerçekleştirilen bu tedavi sayesinde direkt olarak tümöre müdahale edilir. Memeye herhangi bir zarar verilmez.

Bu uygulama acı seviyesinin basit bir enjeksiyon acısının ötesine geçemeyeceği bir teknikle gerçekleştirilir. Bu özelliği sayesinde hastanın iyileşme konforunu önceleyen tedavi anlayışına birebir uyan bir tekniktir.

Memenin gelecekte daha farklı “büyük çaplı” bir tedaviye ihtiyaç duyması riskinin kalmaması ile memenin herhangi bir şekil bozukluğuna uğramadan erkenden tedavi olması sağlanır. Kriyoablasyon ile meme tümörünü dondurma tedavisi bu özelliğiyle tercih edilebiliyor.

Bu konforlu tedavinin memede bırakacağı iz maksimum 3mm boyutunda olup, çıplak gözle görülmesi dahi oldukça zordur.

Amerika’da geliştirilmiş bu yöntem FDA (Food and Drug Administration) onaylı, global anlamda kabul görmüş, güvenli bir tedavidir.

Kriyoablasyon ile tümör dondurma tedavisi hastanede yatış, taburcu olmayı bekleme gibi bir gereklilik olmadan, muayenehane şartlarında kısa sürede tamamlanır. 2 saat içerisinde hasta günlük rutinine dönebilir.

Kriyoablasyon yöntemi, meme tümörünü dondurarak küçük bir ihtimal de olsa kötü huylu tümöre dönüşmesini engeller. Kadınların meme sağlığını güvence altına almayı hedefler.



FİBROADENOM 

Meme dokusunun östrojen hormonuna vermiş olduğu aşırı yanıt sonucu meydana gelen iyi huylu bir meme tümörüdür. Görülme olasılığı %10-20’dir ve çoğunlukta genç kadınlarda (20-40 yaş) görülür. Menopoz sonrası nadiren görülür ve sıklıkla kireçlenerek küçülür. Ergenlik çağında ise 5-10 cm boyutuna ulaşabilen dev fibroadenom söz konusu olabilir.

Fibroadenom memede %90  bir adet, nadiren de birden fazla görülür.  Elle muayenede kolayca hareket ettirilebilen, boyutu 2-3 cm olan elastik kıvamlı bir kitledir. Genç yaşlarda ve gebelikte fibroadenomun büyüme hızı yüksektir, doğum sonrası ve emzirme döneminde ise düşüktür.

Bu tümörlerin neredeyse hiçbiri kansere dönüşmez. Kesin tanı kalın iğne biyopsisi ile konur. Basit ve kompleks fibroadenom olarak ikiye ayrılır.

Basit fibroadenoma risk faktörü eşlik etmiyorsa meme kanseri riski artmaz. Buna karşın kompleks fibroadenoma risk faktörü eşlik ediyorsa meme kanseri riski artar, bu nedenle cerrahi olarak çıkarılması önerilir.

Fibroadenomun ultrason eşliğinde takibi şarttır. Cerrahi gerektiren nedenler arasında ailede meme kanseri hikâyesi, yaş (>40), tümör boyutu (>3cm) ve iki takip arası hızlı büyüme yer almaktadır. dr.mujgancaliskan

fibroadenomlar


Çalışma Saatleri

Pazartesi Kapalı
Salı Kapalı
Çarşamba 10.00 - 16.00
Perşembe 10.00 - 16.00
Cuma Kapalı
Cumartesi 10.00 - 16.00
Pazar KAPALI

İletişim

📞 0850 333 0388 - 0501 017 26 24

📍ROUTE İstanbul, Ataköy 7-8-9-10 Kısım Mah. E-5 Yan Yol Cd. 6/1 B Blok Kat 2 D:21; Bakırköy, Istanbul, Turkey 34158

Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Web Sayfası. Tüm hakları saklıdır.