Blog

CLASSIC LIST


Memenin İntraduktal Papillomu

Süt kanallarının içini döşeyen hücrelerin bir kısmınin diğer hücrelerden daha hızlı büyümesi sonucu meydana gelen bir tümördür. Özellikle meme başı arkasında bulunan süt kanalları içinde bir adet meydana gelir. Birden fazla tümör memenin daha dış bölgelerinde görülür. İntraduktal papillom genellikle iyi huylu epitelyal tümör olarak kabul edilmektedir, ancak atipik hiperplazi ile birlikte olduğunda kötü huylu olma potansiyeli var.
Ana şikayet 30-50 yaş aralığında kadınlarda kendiliğinden gelen kanlı meme başı akıntısıdir. İntraduktal papillom süt kanalı içinde 3-7mm’lik küçük tümör olduğundan dolayı meme ultrasonu ve mamogafi tespit için yetersiz kalır. Meme MRI, duktografi ve duktoskopi gibi yardımcı ek tanı yöntemlerinden faydalanilir. Ayırıcı tanı için patolojik değerlendirme önemlidir; meme başı akıntısindan yayma ve tümörden biyopsi yapılabilir.
İnatçı meme başı akıntısı olan iyi huylu intraduktal papillom tedavisi tümörün bulunduğu süt kanalıyla birlikte cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Atipik hiperplazi varlığında ise daha geniş cerrahi eksizyon önerilir.Hedeflenmiş Tedavi (Akıllı İlaçlar)

dr. Mujgan Çalışkan



FİLLOİD TÜMÖR

Memenin filloid tümörü nadir görülen fibroepitelyal bir meme tümörüdür. Görülme oranı %2-3’tür. Filloid tümör iyi huylu, ılımlı yada kötü huylu olarak sınıflandırılır. Sıklıkla iyi huylu olup, nadiren kötü formunda formunda karşımıza çıkar.  En sık 35-55 yaşlarda görülsede, kötü huylu filloid tümör daha ileri yaşlarda görülmektedir.

Filloides tümör, fibroadenomlardan çok daha yüksek büyüme hızına sahip olduğundan dolayı, erken dönemde meme içinde yer kaplamaya başlar. Meme ultrasonu, mamografi ve meme MRI gibi görüntüleme yöntemleri ve çoğu zaman biyopsi ayırıcı tanıda yetersiz kalır. Kitle tamamı çıkarıldıktan sonra patolojik değerlendirme ile kesin tanı konur.

Filloid tümörlerde tedavi, kitlenin en az 1 cm çevreleyen meme dokusu le beraber cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Sıklıkla memede bölgesel nüks oluşur. Dev filloid tümörlerde ise memenin tümden alınması daha sağlıklı olabilir. Bu durumda silikon protez ile meme tekrar yapılandırılır. Koltukaltı lenf bezlerine genellikle yayılım olmaz; ona yönelik cerrahi girişim önerilmez.

İyi huylu filloid tömörlerin tedavisi cerrahi, habis filloid tümörlerde ise cerrahi sonrası göğüs duvarına ışın tedavisi uygulanabilir. Cerrahi sonrası bölgesel nüks açısından yakın takip önemlidir.

dr.müjgan çalışkan 

dr.müjgan çalışkan

 



Meme Tümörlerini Dondurma | Kriyoablasyon Tekniği

Meme tümörü çağımızda en sık görülen tümör türlerinden biri. Görülme sıklığının gün geçtikçe artması buna yönelik tedavi yöntemlerinin geliştirilmesini de hızlandırmış durumda.

Günümüzde farklı tedavi yöntemlerinin söz konusu olduğu fibroadenom tümörlerine yönelik çoğu zaman hasta açısından zahmetli, yaşam kalitesini düşüren, günlük rutin ve çalışma hayatından süreli olarak uzaklaştıran hem psikolojik hem de fizyolojik anlamda oldukça yorucu olabilen tedavi yöntemleri bulunmakta.

Ancak en son geliştirilen tedavi tekniğiyle koruyucu tedavi anlayışı benimseniyor, hasta için büyük avantajlar sağlanıyor ve kötü huylu tümör riski ortadan kaldırılıyor.

Günümüz modern tıp teknolojilerinin geldiği noktada önce hastanın tümörden kurtulma sürecini kısaltmayı hedefleyen ve ardından iyileşmeyi konforlu hale getirerek kolaylaştıran yepyeni bir yöntemi kullanabiliyoruz.

Bu tedavi tekniğiyle kısa, orta veya uzun vadede kötü huylu olma riskini bir şekilde taşıyan fibroadenom veya herhangi bir meme tümörünün yaratabileceği zararların, fiziksel veya psikolojik tahribatın geç olmadan önüne geçiliyor ve adeta zaman tümör için durduruluyor.

Kriyoablasyon yöntemine dayanan bu modern tedavi ile, tümör dondurularak etkisiz hale getiriliyor ve gelecekte oluşturması muhtemel olan kötü etkiler ortadan erkenden kaldırılıyor.

Bu yöntem hem erken tedavi imkanı sunuyor hem de hastanın zihninde oluşmuş uzun döneme dair kaygı ve endişelerini bir kenara rahatça bırakmasını sağlıyor. Her 8 kadından 1’inin kötü huylu meme tümörü ile karşılaştığı bu günlerde, kriyoablasyon tekniği ile tedavi hastanın ve yakınlarının gelecek yıllarda yaşayabileceği yoğun strese neden olabilecek sürecin yaşanması ihtimalinin önüne tam olarak uygulandığı anda geçiyor.

Meme tümörü tedavisinde kriyoablasyon tekniğini neden öneriyoruz?

 

Kriyoablasyon ile meme tümörünü dondurarak kötü etkilerini ortadan kaldırmanın avantajları herhangi bir tedavi sürecinin hem öncesi hem de sonrasında yaşanma potansiyeli olan her türlü olumsuz etkiyi çok büyük oranda azaltabilir ve hatta sıfıra indirebilir. Zira ilk etapta iyi huylu görünen bir meme tümörü gelecekte kötü huylu tümör niteliğinin etkilerini yaratabilir ancak kriyoablasyon dondurma tekniği bu ihtimalleri kolayca bertaraf eder.

 

Kriyoablasyon Tedavisinin Önemli Avantajları

 

Fibroadenom tümörü uzun vadede memenin şeklini ve formunu etkileyecek, deforme edebilecek tedavi yöntemleri gerektiren bir niteliğe bürünebilir. Bu yöntem sayesinde tümörü dondurarak tümörün büyüme ve kötü huyluya dönüşme ihtimallerinin erkenden önüne geçmeyi başarabiliyoruz.

Sadece basit bir enjeksiyon tekniği ile gerçekleştirilen bu tedavi sayesinde direkt olarak tümöre müdahale edilir. Memeye herhangi bir zarar verilmez.

Bu uygulama acı seviyesinin basit bir enjeksiyon acısının ötesine geçemeyeceği bir teknikle gerçekleştirilir. Bu özelliği sayesinde hastanın iyileşme konforunu önceleyen tedavi anlayışına birebir uyan bir tekniktir.

Memenin gelecekte daha farklı “büyük çaplı” bir tedaviye ihtiyaç duyması riskinin kalmaması ile memenin herhangi bir şekil bozukluğuna uğramadan erkenden tedavi olması sağlanır. Kriyoablasyon ile meme tümörünü dondurma tedavisi bu özelliğiyle tercih edilebiliyor.

Bu konforlu tedavinin memede bırakacağı iz maksimum 3mm boyutunda olup, çıplak gözle görülmesi dahi oldukça zordur.

Amerika’da geliştirilmiş bu yöntem FDA (Food and Drug Administration) onaylı, global anlamda kabul görmüş, güvenli bir tedavidir.

Kriyoablasyon ile tümör dondurma tedavisi hastanede yatış, taburcu olmayı bekleme gibi bir gereklilik olmadan, muayenehane şartlarında kısa sürede tamamlanır. 2 saat içerisinde hasta günlük rutinine dönebilir.

Kriyoablasyon yöntemi, meme tümörünü dondurarak küçük bir ihtimal de olsa kötü huylu tümöre dönüşmesini engeller. Kadınların meme sağlığını güvence altına almayı hedefler.



FİBROADENOM 

Meme dokusunun östrojen hormonuna vermiş olduğu aşırı yanıt sonucu meydana gelen iyi huylu bir meme tümörüdür. Görülme olasılığı %10-20’dir ve çoğunlukta genç kadınlarda (20-40 yaş) görülür. Menopoz sonrası nadiren görülür ve sıklıkla kireçlenerek küçülür. Ergenlik çağında ise 5-10 cm boyutuna ulaşabilen dev fibroadenom söz konusu olabilir.

Fibroadenom memede %90  bir adet, nadiren de birden fazla görülür.  Elle muayenede kolayca hareket ettirilebilen, boyutu 2-3 cm olan elastik kıvamlı bir kitledir. Genç yaşlarda ve gebelikte fibroadenomun büyüme hızı yüksektir, doğum sonrası ve emzirme döneminde ise düşüktür.

Bu tümörlerin neredeyse hiçbiri kansere dönüşmez. Kesin tanı kalın iğne biyopsisi ile konur. Basit ve kompleks fibroadenom olarak ikiye ayrılır.

Basit fibroadenoma risk faktörü eşlik etmiyorsa meme kanseri riski artmaz. Buna karşın kompleks fibroadenoma risk faktörü eşlik ediyorsa meme kanseri riski artar, bu nedenle cerrahi olarak çıkarılması önerilir.

Fibroadenomun ultrason eşliğinde takibi şarttır. Cerrahi gerektiren nedenler arasında ailede meme kanseri hikâyesi, yaş (>40), tümör boyutu (>3cm) ve iki takip arası hızlı büyüme yer almaktadır. dr.mujgancaliskan

fibroadenomlar



Meme dokusunun mikrobik enfeksiyonlarıdır. Genellikle emzirme (laktasyon) döneminde meme başındaki çatlaklar nedeniyle oluşur.
Memede enfeksiyon belirtileri sertlik, kızarıklık, ağrı ve deride ısı artışıdır.
Henüz apse oluşmamış sadece enfeksiyon bulguları varsa antibiyotik tedavisi uygulanabilir.
Apse gelişmiş ise mutlaka drene edilmesi (boşaltılması) gerekir. Bu işlem iğne ile yapılabileceği gibi bazen açık cerrahi drenaj gerektirebilir. Her durumda antibiyotik tedavisine uzun süre devam edilmelidir.

Memede İltihap (Laktasyonel Mastit):

Emziren annelerde en sık doğum sonrası 1 haftada olmak üzere memede iltihap gelişebilir. Emzirme nedeniyle meme başında oluşan çatlaklar, yaralar, kabuklanma ve kötü hijyen memebaşında mikrop üremesine yol açar. Böyle vakalarda antibiyotikle tedavi olmazsa üçte birinde mastit gelişebilir.
Böyle durumlarda emzirmeye devam etmek veya sütün pompa yardımıyla boşaltılması apse oluşumunu azaltır. Memedeki iltihapta apse gelişmişse cerrahi olarak boşaltmak gerekir.

Periduktal Mastit:

Emzirme dışı memede oluşan mastitlerdendir. Memebaşı etrafında başlayan ve süt kanalları çevresinde gelişen bir iltihap çeşididir. Çok büyük bir kısmı sigara kullanımı ile ilişkilidir. Sigaranın memebaşı ardındaki süt kanallarında tahribat yapması nedeniyle bölgenin enfeksiyonlara uygun bir zemin olması nedeniyle geliştiği tahmin edilmekte.
Başlangıçta sadece antibiyotik kullanımı ile hastalığn tedavisi mümkündür. Ultrason eşliğinde meme muayenesinde veya benzeri görüntüleme tetkiklerinde apse saptanırsa apse drenajı gerekir.
Drenaj sonrası nüks riski yüksek olduğundan sık sık tekrarlayan vakalarda, memebaşı ardındaki süt kanallarını çıkarmaya yönelik cerrahi müdehale yapılır.
Şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği ve kemoterapi gören, bağışıklık sistemi baskılanmış, düşkün hastalarda memebaşından uzak  bölgelerde apse (periferik nonlaktasyonel meme enfeksiyonları) gelişebilir. Bu durumda yine tedavide apseyi boşaltıp antibiyotik tedavisi uygulanması gerekir. Hastaların yaşına ve muayene bulgularına göre, görüntüleme tetkiklerinde kanser şüphesi varsa abse veya iltihaplı bölgeden mutlaka biyopsi alınması gerekir.


drmujgancaliskanmemekistleriyaklasimi

MEME KİSTLERİ

Kistler memede en sık görülen iyi huylu lezyonlardır. Kist çapı 1 mm den birkaç cm’ye kadar değişebilir. Ultrason görüntüsüne göre basit ve komplike kist olarak ikiye ayrılır. Basit kistler iyi huylu, komplike kistler ise içeriklerine göre muhtemelen iyi huylu ve şüpheli olarak ikiye ayrılırlar. Kistler meme kanseri öncüsü kabul edilemez. Ancak biyopsi materyalinde kistlere displazi eşlik ediyorsa, bu artmış meme kanser riskini gösterir.

KİSTLERE YAKLAŞIM

İyi huylu kistlerin sıvısını boşaltılması gerekmez, ancak şikayet oluşturuyor ve 3 cm’ den büyük ise ince iğne ile içi boşaltılır. Gelen içerik kanlı ise patolojik değerlendirilme yapılmalıdır. İşlemden 4-6 hafta sonra tekrar fizik muayeneveya gerekirse radyolojik olarak değerlendirmek gerekir. Üç kez içi boşaltılmasına rağmen aynı kist tekrar içi sıvı ile dolarsa cerrahi olarak çıkarılmalıdır.

drmujgancaliskanmemekistlerisemasi

*Klinik şüphe,aile tercihi ve hasta tercihi



Meme ağrısı, göğüste ağrı

MEMEDE AĞRI veya MASTODİNİ

Meme ile ilgili şikâyetler ile polikliniğe başvuran kadınların önde gelen şikâyetlerinden biri memede ağrıdır. Daha çok doğurganlık çağındaki kadınlarda görülmekle beraber, menopoza girmiş kadınlarda da görülür. Yaklaşık her 10 kadından biri ayda 5 günden daha uzun süren orta veya şiddetli memede ağrı çekmektedir. Bazı kadınlar ise çok şiddetli ağrılar duymakta ve bu da günlük yaşamlarını, çalışmalarını, seksüel aktivitelerini kötü yönde etkilemektedir. Normal klinik ve radyolojik bulguların yanı sıra memede ağrıya etki eden faktörler araştırılmalıdır ve doğru tedavi seçimi yapılmalıdır. Sadece ağrı anamnezi olan kadınların sadece % 2-7’sinde henüz belirti vermeyen meme kanseri tespit edilmiştir. Meme kanserine bağlı oluşan ağrısı, tipik olarak tek memede ve inatçıdır. Negatif muayene sonrası meme kanseri görülme riski % 0.5’tir.

Siklik mastodini: genelde menopoz öncesi kadınlarda görülür ve menstruasyonun hormonal dalgalanması ile ilişkilidir. Ağrı tipik olarak iki memede ve özellikle üst-dış bölgededir. Prolaktin ölçüm değerine göre farklı yaklaşımlar mevcut. Prolaktin normal seviyede ise hastaya ağrıya yönelik önerilerde bulunur ve gerekirse ilaç tedavisi başlanır.  Eğer prolaktin seviyesi yüksek ise, adenom hipofizinden şüphelenir.

Nonsiklik mastodini: Genelde yaşlı ve menopoz sonrası kadınlarda görülür. Sürekli veya aralıklı ağrı söz konusudur ve adet durumu ile ilişkili değildir. Genelde tek memede ve özellikle alt-iç bölgededir. Hastaya önerilerde bulunulur ve gerekirse ilaç tedavisi başlanır.

Memeye ait olmayan ağrı: kalp, kas veya psikolojik faktörlerden kaynaklanabilir; kardiyoloji, fizik tedavi veya psikiyatri gibi uygun bir kliniğe yönlendirilir.

Mastodini için öneriler:

* Yaşam tarzı değişiklikleri memede ağrıyı azaltmada iyi bir seçenektir; bunlar arasında STRES faktöründen uzak durmak, sigarayı bırakmak, kafeini azaltılmak, sentetik hormonlardan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, bol bol yürüyüş yapmak ve demiri olmayan destekleyici sütyen takmak gibi.

* Primrose oil: hormonal etkiye duyarlılığı azaltan siklik ve nonsiklik ağrılara etkili olabilir.

*Danazol: memede ağrı tedavisinde kullanılan tek farmakolojik ajandır. Antigonadotropin aktivitesi vardır ve kadınların %75-92’ sinde ağrıyı azaltır. Bildirilmiş yan etkileri saç kaybı, akne, seste kalınlaşma, düzensiz mens kanamaları ve depresyon. Bunlarla beraber tromboemboli insidansında artış olur.

* Bromokriptin: memede ağrı olan kadınların bazılarında prolaktin hormonu salgısında artış vardır. Bromokriptin prolaktin salgılanmasını azaltır ve özellikle siklik ağrılara etkindir. Yan etkiler doza bağımlı olup bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi sıklıkla görülür.

*Tamoksifen meme kanseri önlenmesi ve tedavisinde kullanılır. Memede siklik ağrı %75-90; memede nonsiklik ağrı geçirmede ise %50-60 etkilidir. Tromboembolik olay ve endometrium kanseri gibi yan etkileri vardır. Sıcak basmaları, bulantı, mens düzensizliği ve vajinal kuruluk diğer yan etkileridir.

dr.mujgancaliskan



Meme Başı Akıntısı

Meme başı akıntısı çoğu zaman iyi huylu hastalıktan kaynaklansa bile, nadir de olsa meme kanseri belirtisi olabilir. Meme başı akıntısı kendiliğinden / sıkma ile, tek / her iki memeden, tek / birden fazla kanaldan gelebilir. Ayrıca menstruasyon durumu / gebelik / egsersiz ile ilişkisi, travma öyküsü, ilaç kullanımı ve hormon bozuklukları gibi eşlik eden faktörler değerlendirilmelidir.

 

Şüpheli meme başı akıntısı genellikle kendiliğinden gelir, tek memeden ve tek kanaldan kaynaklanır. Kitle eşlik edebilir veya etmeyebilir, akıntı şeffaf veya kanlı olabilir. Ayrıca 50 yaş sonrası daha endişelendiricidir.

 

Fizyolojik meme başı akıntısı genellikle sıkma ile gelir, her iki memeden ve birden fazla kanaldan kaynaklanır. Ergenlik döneminde rengi şeffaf, gebeliğin son döneminde ve emzirme başlangıcında kanlı, uzun süre doğum kontrol hapı kullananlarda koyu renkli ve menopoz öncesi kirli bulanık meme başı akıntısı olabilir.

Her meme başı akıntısı olan kadına detaylı hikâye, meme muayenesi ve radyolojik tetkikler önerilir. Meme başı akıntısının yayması yapılarak, mutlaka sitolojik olarak değerlendirilmelidir. Solid veya kistik kitle, intraduktal papillom veya duktal ektazi varlığı ultrason, mamografi ve gereğinde meme MRI yardımcı olabilir. Duktografi veya duktoskopi kullanımı tartışmalı olup, meme cerrahına ve radyoloji doktoruna bağlıdır. Dr.müjgan çalışkan 

Meme başı akıntısı altında çoğunlukla iyi huylu hastalıktan kaynaklansa bile, özellikle kanlı veya şeffaf akıntı varlığı meme kanseri düşündürmelidir. Kanlı akıntının sebebi %45 intraduktal papillom, %30-35 duktal ektazi, %8-15 karsinom ve %5-10 enfeksiyon. Sarı, yeşil, kahverengi veya gri renkli akıntı genellikle fibrokistik değişiklikler ile bağlantılıdır. Yeşil bulanık akıntı ise duktal ektazi veya kanal tıkanıklığına bağlıdır. Prolaktinoma varlığında ise tipik olarak her iki memeden süt veya açık renkli meme başı akıntısına sebep olur.

dr.müjgan çalışkan


Çalışma Saatleri

Pazartesi Kapalı
Salı Kapalı
Çarşamba 10.00 - 16.00
Perşembe 10.00 - 16.00
Cuma Kapalı
Cumartesi 10.00 - 16.00
Pazar KAPALI

İletişim

📞 0850 333 0388 - 0501 017 26 24

📍ROUTE İstanbul, Ataköy 7-8-9-10 Kısım Mah. E-5 Yan Yol Cd. 6/1 B Blok Kat 2 D:21; Bakırköy, Istanbul, Turkey 34158

Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Web Sayfası. Tüm hakları saklıdır.