Blog

CLASSIC LIST


Meme Kanserinin Farklı Tipleri

Meme kanseri, farklı hücre tiplerinden köken alan ve belirli özelliklere sahip alt tiplere ayrılan bir hastalıktır. Bu alt tiplerin teşhisi, tedavisi ve prognozu, hücrelerin tipine ve kanserin özelliklerine göre değişiklik gösterir.

 

Duktal Karsinoma in Situ (DCIS)

DCIS, “in situ” terimi Latincede “yerinde” anlamına gelir. Bu alt tip, meme kanallarında başlayan ve henüz çevre dokulara yayılmamış hücrelerden oluşur. DCIS genellikle tarama mammografileri sırasında kireçlenme odakları şeklinde (mikrokalsifikasyon) keşfedilir ve genellikle erken evrede teşhis edilir. Tedavi edilmezse ilerleyebilir ve invaziv duktal karsinomaya dönüşebilir. Ancak, erken teşhis ve uygun tedavi ile neredeyse %100 iyileşme şansı vardır.

İnvasiv Duktal Karsinoma (IDC)

IDC, en yaygın meme kanseri tipidir ve DCIS sınırlarını aşarak çevre dokulara yayıldığı bir evrede meydana gelir. Meme dokusunda genellikle ağrısız bir kitle olarak hissedilebilir. Tarama testleri veya kendi kendine muayene sırasında keşfedilebilir. Tedavisi genellikle cerrahi müdahale (memenin kısmi veya tam ameliyatla çıkarılması), radyasyon, kemoterapi ve hormonal tedaviyi içerebilir. Prognoz, kanserin büyüklüğü, yayılma derecesi ve tedavi yanıtı gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Yaşamın  her anında sevginin en iyi iyileştirici olduğunu unutulmamalıdır.

İnvasiv Lobüler Karsinoma (ILC)

ILC, süt bezlerinde başlayan ve memedeki dokulara yayılan bir alt tipidir. IDC’den farklı olarak, ILC, meme dokusunda belirgin bir kitle oluşturmadan yayılabilir, bu nedenle erken teşhis bazen zor olabilir. Tedavi yöntemleri, invazyon derecesine, kanserin büyüklüğüne ve yayılma durumuna bağlı olarak belirlenir.

İnflamatuar Karsinoma: nadir görülen saldırgan bir meme kanseri tipidir. Meme dokusunda yaygın enflamasyon ve şişme ile karakterizedir. Ciltte kızarıklık, sıcaklık artışı ve kalınlaşma gibi belirtilerle kendini gösterebilir.

Paget Hastalığı: meme başı ve etrafındaki ciltte kabuklanma, kaşıntı, kızarıklık ve yara oluşumu gibi belirtilere neden olan nadir bir meme kanseri formudur. Genellikle meme dokusundan yayılmış bir duktal veya lobüler karsinomaya bağlı olarak ortaya çıkar.

Dr.Müjgan Çalışkan

Dr.Müjgan Çalışkan



 

Meme Kanseri ve Önlemler

Meme kanserinin görülme sıklığını etkileyen birçok risk faktörü bulunmaktadır. Kişilik özellikleri, aile geçmişi, genetik faktörler, yaş, hormon tedavisi, obezite ve alkol tüketimi gibi etkenler meme kanseri riskini artırabilir. Ancak unutulmamalıdır ki meme kanseri olgularının birçoğu rastlantısal olarak ortaya çıkar ve risk faktörlerine sahip olmak meme kanseri gelişeceği anlamına gelmez.

Meme kanserinin erken teşhisi, tedavi ve başarı şansını önemli ölçüde artırır. Bu nedenle düzenli kendi kendine meme muayeneleri yapmak, meme taramalarına katılmak ve sağlıklı yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Ayrıca, aile geçmişinde meme kanseri vakaları olan kadınlar, genetik danışmanlık alarak risklerini değerlendirebilir ve gerekli önlemleri alabilirler.

Meme kanseri konusunda farkındalığın artırılması, düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve risk faktörlerinin bilinmesi, her birimizin sağlığı için önemlidir.

Yaşamın her anında biricik  ve eşsiz olduğunu bil, kıymetini bil, kendini fark et, kendini değerli hisset, kendini sev ve mutlu ol… çünkü sevgi en iyi iyileştiricidir.

Dr.Müjgan Çalışkan

Dr.Müjgan Çalışkan



ba…k

Doğrulanmış

Mujgan hnma cok tesekkur etmek ıstıyorum.1 yıl once granamatoz mastıt teshısı konuldu. bunun ardından kortızon ıgnesıne basladık.1 yıl kadar bu ıgne yapıldı ama hıcbır faydası olmadı. ıgnenın etkısı gıdınce tekrar nukseden bır hastalık.okadar kotu bır hastalıkkı, hıc ıglesmıycem sandım. pısıkolojım alt ust olmustu.takı mujgan hnm ıle tanısana kadar .gercekten bunları ıcımden gelerek soyluyorum baska yere gıtmeyın, bu hastalıgın tek tedavısı “mujgan hnm” net soyluyorum.Amelıyat dıyor baska dr.lar.mujgan hnm mın uyguladıgı tedavı ıle amelıyatsız ıglesıyorsunuz.

Kaynak : www.doktortakvimi.com

tu….

Doğrulanmış

Konum: Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Evren Kliniği…daha fazla

Müjgan hocamla granölomatöz mastit rahatsızlığı sebebi ile tanıştık.Hastalık sürecinde gittiğim diğer doktorlar bana kortizon tedavisi veya ameliyat olabileceğimi bunların kesin bir çözüm olmadığını söylediler . Sonra Müjgan hocamla tanıştık ve hastalığı uyguladığı sülük tedavisi ile çok şükür hastalığı atlattım .Bu hastalığa yakalanan bütün hastaların muhakkak Müjgan hocamla muhakkak tanışması lazım.Hocama tekrar çok teşekkür ediyorum.

Kaynak : www.doktortakvimi.com

tu….

Doğrulanmış

Konum: Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Evren Kliniği…daha fazla

Müjgan hocamla granölomatöz mastit rahatsızlığı sebebi ile tanıştık.Hastalık sürecinde gittiğim diğer doktorlar bana kortizon tedavisi veya ameliyat olabileceğimi bunların kesin bir çözüm olmadığını söylediler . Sonra Müjgan hocamla tanıştık ve hastalığı uyguladığı sülük tedavisi ile çok şükür hastalığı atlattım .Bu hastalığa yakalanan bütün hastaların muhakkak Müjgan hocamla muhakkak tanışması lazım.Hocama tekrar çok teşekkür ediyorum.

Kaynak : www.doktortakvimi.com

tu….

Doğrulanmış

Konum: Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Evren Kliniği…daha fazla

Müjgan hocamla granölomatöz mastit rahatsızlığı sebebi ile tanıştık.Hastalık sürecinde gittiğim diğer doktorlar bana kortizon tedavisi veya ameliyat olabileceğimi bunların kesin bir çözüm olmadığını söylediler . Sonra Müjgan hocamla tanıştık ve hastalığı uyguladığı sülük tedavisi ile çok şükür hastalığı atlattım .Bu hastalığa yakalanan bütün hastaların muhakkak Müjgan hocamla muhakkak tanışması lazım.Hocama tekrar çok teşekkür ediyorum.

Kaynak : www.doktortakvimi.com

i̇….

Doğrulanmış

Konum: Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Evren Kliniği…daha fazla

2020 Eylül ayından beri Granülomatozmastit hastasıyım. Bir sürü doktor gezdim. İlk önce bir süre antibiyotik kullandım. O arada Emar çektirdim. Biyopsi önerdiler. Başka bir doktora gittim. Biyopsi yapıldı, sonucu bekleme süreci şok sıkıntılıydı. Çünkü tüm belirtiler kanserle aynı. Teşhis konduktan sonra Uzun bir süre Hafta da 1 kere apse drenajı yapıldı. Boşaltılan yer tekrar doluyordu. Cerrahların en sevmediği hastalık çünkü dedikleri şey aynı maalesef sebebi belli olmayan bir hastalık ve o yüzden kesin bir tedavi yöntemi yok. Artık göğsüm delik deşik olmuştu. Yara içindeydi. Hep ateş içimdeydim. Göğsümde bitmeyen hep alevli apseler vardı. Bir süre sonra başka bir doktora gittim gittiğim gün operasyon geçirdim. Göğsümün küçük bir kısmı alındı. Çaresizlikten kendimi teslim etmiştim. O dönemde kortizon kullanmaya başladım. 4 5 aylık kortizon tedavi süreci oldu. Ama o da işe yaramadı. Vücudumun şişmesiyle kaldım. Doktor bana tek çözümün göğsümün tamamının alınması olduğunu söyledi. Estetik cerrahı ile görüştürdü. Psikolojimin bozulmaması için ne yapılabilir diye. Beni resmen ameliyata hazırlıyorlardı. O sırada kortizonu bırakmış kanser tedavisinde de kullanılan bir ilaca başlamıştık. Sadece 1 hafta dayanabildim. Çok ağır geldi. Son kontrole gittiğimde doktor elinde kalemle göğsümde çizimlere başladı. Ameliyat yerini belirliyordu. Ben ameliyat olmicam dedim. Eğer kansersem memeyi alın ama değilsem bu çok saçma. Başka bi çözümü olmalı dedim ve kalktım sedyeden. O gün iyi ki kalkmışım. Sonrasında Allah kaşıma Müjgan hocamı çıkardı. Öyle farklı biri ki! Hemen sülük tedavisine başladık.Benm uzun süre ilaç kullanmış olmam ve operasyon geçirmiş olmam iyileşme sürecini çok uzattı. Ama şuan tamamen bitti. Bütün doktorların seninle ömür boyu kalacak dediği hastalık için Müjgan hocam bitecek sadece inan sabırlı ol dedi ve bitti. Eğer granülomatoz mastit hastası iseniz asla düşünmeyin ve Müjgan hocaya gidin. Sürecimin baş kahramanı Müjgan hocam iyi ki varsınız!

Kaynak : www.doktortakvimi.com

t….b

Doğrulanmış

Konum: başka bir yer • Diğer

Müjgan hocama 2018 yılında memedeki granölomatöz mastit rahatsızlığı nedeniyle gitmiştim. Hocama gitmeden önce bana en kötü senaryo çizilerek travma yaşamama neden olunmuştu göğsüm için ameliyat dendi ve nerdeyse tüm memeyi kaybedecektim. Müjgan hocama gittiğimde ameliyatsız bir şekilde tedavi edebileceğini söylemişti. Yaklaşımı açıklamaları çok iyiydi ve hiç tereddüt etmeden inandım ve hocamka çok güzel bir hasta doktor uyumu oldu. Hocam sabırla ve hiç takibimi bırakmadan tedavimi yürüttü. Ne zaman tedavimle ilgili danışsam her zaman ve çok çabuk dönüş yaptı. Sanki tek hastası benmişim gibi hissettirdi. Tedavide uyguladığı fonksiyonel tıp uygulamalarının çok faydasını gördüm. Hastalığın kaynağını, nedenini inceleyen hastalığı bütüncül bir şekilde ele alan birisi. Sadece hastalığı değil hastayı tedavi eden bir yaklaşımı var. Bu gerçekten her doktorun önem verip başarabileceği bir durum değil bu nedenle kendimi çok şanslı hissediyorum. Hatta bir gün hocama dedim ki” Hocam nerdeyse hastalığıma şükredeceğim sizin gibi kıymetli birini tanımama vesile olduğu için.” Kıymetli Müjgan hocam ender rastlanabilecek doktorlardan birisidir. Hastasını bu kadar önemseyen takip eden çok azdır. Kıymeti bilinmeli uyguladığı tedavi tüm hayatımı olumlu etkiledi. Her zaman duacısıyım yolu açık olsun. Yanlış bir tedaviden kurtardı.

Kaynak : www.doktortakvimi.com




E
RKEKLERDE MEME KANSERİ

Meme kanseri erkeklerde kadınlardan daha az yaygındır. Her yıl teşhis edilen tüm meme kanserlerinin yüzde 0,5 ila 1’ini temsil eder. Erkekler, kadınlara göre daha ileri yaşta hastalığa yakalanırlar.

Kadınlarda meme kanserinde olduğu gibi, birinci dereceden bir akrabada meme kanseri öyküsü, erkekler arasında da artmış meme kanseri riski ile ilişkilidir. Aşırı östrojen uyarımı;hormonal tedavilere (örn., östrojen veya testosteron içeren bileşikler), karaciğer fonksiyon bozukluğuna, obezite, marihuana kullanımına, tiroid hastalığına veya Klinefelter sendromu gibi kalıtsal bir duruma bağlı olabilir.

Erkeklerde artmış meme kanseri riski ile ilişkili testiküler durumlar arasında orşit, inmemiş testisler (kriptorşidizm) ve testiküler yaralanma bulunur. Spekülatif olsa da, bu koşulların, androjen-östrojen oranının bozulup, düşük androjen üretimi ile ilişkili olabileceği düşünülebilir.

Erkek meme kanseri tipik olarak kadın meme kanserine göre daha ileri bir evrede teşhis ediliyor. Bunun nedeni büyük olasılıkla erkeklerin meme kanseri geliştirebileceği ve rutin tarama muayenelerinin bulunmadığı bilincinin olmamasıdır.

Meme kanserli erkeklerin çoğu genellikle meme başı tutulumu ile birlikte olan ağrısız bir kitle ile karşımıza çıkar. Meme başıçekilmesi, kitlenin cilde veya altta yatan dokulara fikse olması da dahil olmak üzere ilişkili deri değişiklikleri olabilir. Koltuk altında lenf bezi büyümesi tipik olarak ileri evre meme kanseri olgularında görülebilir.

Şüpheli meme kitlesi ile başvuran erkek hastaya yaklaşım kadınlara benzer olup, mamografi, meme ultrasonu ve biyopsi içerir.

Erken evre meme kanseri olan erkeklere, küçük hacimli meme dokusu nedeniyle, meme koruyucu tedavi yerine basit mastektomi ve koltuk altı lenf lenf nodu biyopsisi yapılır. Kadınlarda olduğu gibi, kemoterapi, göğüs duvarına ve bölgesel lenf bezlerine ışın tedavisi, hormon tedavisi (hormon reseptör-pozitif hastalığı olanlar için), ve akıllı ilaç tedavisini (Her2-neu reseptörü pozitif ise) cerrahi sonrası önerilebilir.

Bölgesel olarak ileri evre meme kanseri olan erkeklere, ameliyat öncesi kemoterapi yapılır. Ek olarak, erken evre hastalığı olan hastalar, üçlü hormonları negatif meme veya HER2 reseptörü pozitif ise ameliyat öncesi kemoterapi için uygun aday olabilirler.

Erkeklerde meme kanseri bir zamanlar kadınlarda olduğundan çok daha kötü bir prognoz ile ilişkili olduğu düşünülmesinerağmen, erkek ve kadın meme kanserine ilişkin güncel çalışmaların çoğu, tanı, evre ve derecedeki yaş açısından dikkatlice eşleştirilen erkeklerin, kadınlarla benzer sağkalımı olduğunu desteklemektedir. Kadınlarda olduğu gibi, evre, tümör boyutu ve koltuk altı lenf bezi durumu, erkeklerde meme kanserinde prognozu etkileyen en önemli faktörlerdir.

Genel olarak meme kanseri tedavisi gören erkekler, kadınlarla benzer gözetime tabi tutulmalıdır. Bununla birlikte, meme kanseri öyküsü olan erkeklerde taramanın rolü belirsizdir ve karar vermede erkeğin tercihleri ve değerleri dikkate alınmalıdır.dr.mujgan çalışkan

Dr.mujgan Çalışkan 



Granülomatöz Mastit

İdiyopatik Granülomatöz Mastit

İdiyopatik granülomatöz mastit, etiyolojisi ve patofizyolojisi tam olarak anlaşılamamış, nadir görülen iyi huylu bir inflamatuar meme hastalığıdır. Bu hastalığın kesin nedeni henüz bilinmemektedir, ancak bağışıklık sisteminin memedeki dokulara karşı anormal bir tepki verdiği düşünülmektedir. Özellikle doğum yapmış genç kadınlarda daha sık görülmektedir.
Klinik olarak, idiyopatik granülomatöz mastit, meme bölgesinde ağrı, sertlik, şişlik, koltuk altında kitle, kızarıklık ve meme derisinde fistül benzeri açıklıklar gibi semptomlarla kendini gösterir. Nadir durumlarda, kol ve bacaklarda cilt altında şişlikler de görülebilir.

Bu hastalığın tanısı, meme ultrasonu, mamografi ve kontrastlı meme MR gibi görüntüleme yöntemleriyle desteklenirken, kesin teşhis için biyopsi gereklidir. Ayırıcı tanıda, diğer meme hastalıkları ve enfeksiyonlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Standart tedavi seçenekleri arasında kortikosteroidler gibi bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, metotreksat ve kortikosteroid kombinasyonları veya cerrahi müdahaleler yer alır. Bununla birlikte, tedavi süreci zorlu olabilir ve hastalık tekrarlayabilir.

Son yıllarda, hirüdoterapi gibi alternatif tedavi yöntemleri ilgi çekmektedir. Hirüdoterapi, tıbbi sülükler kullanılan bir tedavi yöntemdir. Sülüklerin salyasında anti-inflamatuar, analjezik ve kan sulandırıcı gibi 100’ün üzerinde biyolojik etken maddeler bulunur. Bazı çalışmalar, hirüdoterapinin idiyopatik granülomatöz mastit tedavisinde etkili olabileceğini göstermektedir.

HİRÜDOTERAPİ, idiyopatik granülomatöz mastit hastaları için, 9 YIL ÖNCE klinik pratiğime girdi. Yıllar içinde ekip olarak elde ettiğimiz deneyimler ışığında tedavi protokolümüzü geliştirerek başarılı bir şekilde devam ediyoruz.

Semptomların belirdiği anda uygulanan hirüdoterapi, inflamasyonun artmasını önemli derecede önlemektedir. Sülüklerin yerleştirildiği meme bölgesinin seçimi, bu bölgelerin birbiriyle uyumu, tedavinin uygulama süresi ve sıklığı hastalığın inflamasyon durumuna bağlı olarak değişmektedir. Klinik gerileme olduğunda, muayenede palpe edilemeyen rezidü odaklar ultrason rehberliğinde işaretlenir ve tamamen yok olana kadar tedavi devam edilir.

Her bir hastanın tüm tedavi süreci bireysel duruma göre ve kontrolümde belirlenir. Sağlık konusunda her zaman uzmanların rehberliğini takip etmek, sağlıklı bir yaşam için en önemli adımlardan biridir. Sağlık bakanlığı onayı olmayan merdivenaltı yerlerde tedavi olmaya çalışırken sağlığınızdan olabilirsiniz.

Yaşamın her anında kendini sev ve mutlu ol… çünkü sevgi en iyi iyileştiricidir.

dr.Müjgan Çalışkan

Dr. Müjgan Çalışkan

 

 

 



Hedefe yönelik ilaçlar, kanser hücreleri dahil hızla büyüyen tüm hücrelere saldıran kemoterapi ilaçlarından farklı çalışır. Hedefe yönelik ilaçlar, sadece kanser hücrelerine saldırır, kemoterapiye göre daha az yan etkilere sahiptirler.

Kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavileri sağlıklı hücre ile kanser hücresini birbirinden ayırmadan sağlıklı hücreleri de etkiler. Kemoterapinin bu özelliğinden dolayı işlem sağlıklı hücreler de zarar görür. Sağlıklı hücrelerde tedaviye bağlı oluşan hasar komplikasyonlara ve yan etkilere neden olur.

Hedefe yönelik tedaviler; yalnızca kanser hücrelerini yok etmek, sağlıklı hücrelerin zarar görmesini azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yan etkileri en aza indirmek için tasarlanmıştır.

Doğrudan kanserli hücreye etki eden antikorlar ve akıllı moleküller ile tedavide kemoterapinin yarattığı yan etkiler azalır, hiç oluşmayabilir.

Meme kanseri olan yaklaşık 5 kadından birinde kanser hücreleri, yüzeylerinde HER-2 olarak bilinen, kanseri büyümeye teşvik edici reseptör bir proteine sahiptir (HER2; human epidermal growth factor receptor 2). HER2-pozitif meme kanserleri, daha agresif büyür ve yayılma eğilimindedir.

Bu grup hastalarda, kemoterapi ve hormonal tedaviler tek başlarına yetersiz kalabilirler. Bu reseptörleri susturmaya yönelik geliştirilen “Herceptin, Tykerb, Perjeta” gibi akıllı ilaçlar birlikte verildiğinde, kemoterapi ve hormonal tedavinin etkisini artırmaktadır.

Bu tedaviler, tümöre özel ilaç amacını sağlaması yanında kanser tedavisinin en büyük sıkıntısı olan yan etkileri de minimum düzeye indirebilecektir. Çok da uzun olmayan bir süre içerisinde akıllı ilaçların tümöre/kişiye özel tedavi yöntemlerinin meme kanserinin tedavisindeki etkinliği ve kullanım alanının daha da genişlemesi beklenmektedir.



Cerrahi operasyonları ve kemoterapileri tamamlamış hastalara, eğer tümörleri östrojen ve/veya progesterona duyarlı ise (tümörleri hormon reseptörü taşıyorsa) yapısal olarak bu hormonlara benzer ancak baskılayıcı özellikte hormon ilaçları (hormonoterapi) verilir.

Meme kanserinin kadınların hormonal dengesi ile yakından ilişkili olduğu düşünülür. Östrojene uzun süre maruz kalmak (erken adet görmeye başlamak ve geç menapoza girmek) ve hiç doğum yapmamak veya ilk doğumun 35 yaşından sonra yapılması meme kanseri gelişiminde risk faktörleridir. Vücuttaki östrojen ve progesteron hormonlarının ana kaynağı yumurtalıklardır.

Bu ilişkilerden yola çıkılarak yapılan çalışmalar sonucunda anti-östrojen etki gösteren bazı ajanların meme kanserinden koruyucu özelliği olabileceği saptanmıştır. Kanser hücrelerinde östrojen veya progesteron hormonları için reseptörler (algılayıcılar) bulunan kadınların, bu reseptörlere bağlanarak hormonların etkilerini bloke eden ajanlardan fayda görecekleri gösterilmiştir.

Hormonoterapi Ajanları Nelerdir?

Bu amaçla günümüzde en yaygın olarak kullanılan anti-östrojen ajan tamoksifendir. Son yıllarda tamoksifen dışında etki mekanizmaları farklı ancak etkinliği benzer başka ajanlar da geliştirilmiştir (Aromataz inhibitörleri gibi).

Korunma Amacıyla Hormonoterapi

Tamoksifen meme kanseri gelişimi bakımından yüksek riskli hastalarda korunma amacıyla da kullanılabilir. Bu amaçla kullanım süresi 5 yıldır ve sadece kullanıldığı süre içerisinde riski ortalama %40-50 oranında azaltırlar.

Yan Etkileri Neler?

Tamoksifen erken dönemde menopoza benzer semptomların ortaya çıkmasına nede olabilir. Uzun süre kullanımda ise rahim kanseri ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle menopoz öncesi dönemdeki kadınlarda kullanım süresi 5 yılla sınırlandırılır.

Menopoz sonrası verilen aromataz inhibitörlerinin ise kemik erimesine yol açma, eklem ağrısı yapma gibi bazı yan etkileri mevcut. Bu nedenle hastalara ilaç verilmeden önce ve verildikten sonra yaptırılan kemik yoğunluğu ölçümlerine göre gerekirse kalsiyum takviyesi yapılılır ve fizik tedavi uzmanlarınca bazı ek ilaçlar verilebilir.



Tümör hücrelerinin büyümesini durdurmak veya yok etmek amacıyla yapılan ilaç tedavisine kemoterapi adı verilir.

Kemoterapi tedavisi, tek başına bir veya birkaç ilacın birden (kombinasyon) hastaya verilmesi ile gerçekleşir. Kemoterapi tedavi protokollerinin uygulanmasıyla tekrar ve ölüm oranlarında yüzde 30’a varan azalma elde edilmektedir.

Niçin Yapılır?

Cerrahi ve radyoterapi meme kanserinin lokal tedavisini sağlarken, kemoterapi ve hormonoterapi sistemik tedaviyi amaçlamaktadır.

Kemoterapi birçok hastada cerrahi tedaviyi destekleyen (adjuvan) bir yaklaşımdır ancak bazı durumlarda (örneğin yaygın hastalıkta – meme kanserinin en sık yayılım gösterdiği bölgeler kemik, karaciğer, akciğer ve beyindir) primer tedavi rolü üstlenir. Meme kanserinin kemoterapisi halen dünya üzerinde en fazla üzerinde araştırma yapılan konulardan biridir. Meme kanserinin cerrahi tedavisinden (mastektomi-memenin alınması veya kitlenin çıkartılması-lumpektomi) sonra yapılan adjuvan kemoterapi meme kanserinin yeniden oluşma riskini azaltmakta ve hayatta kalım süresini artırmaktadır.

Ne zaman Başlanır?

Kemoterapiye sıklıkla operasyondan sonraki 2.-3. haftada başlanır. Yara iyileşmesinde problem olması kemoterapiyi geciktirebilir, bu tercih edilen bir durum değildir.

Ne Kadar Sürer?

Tercih edilen kemoterapi şemasına göre 4, 6 veya 8 kür olabilir. Genellikle iki tedavi dönemi arasında 3 hafta beklenir. Kemoterapi kemik iliğini baskılayabileceği ve vücudun savunma sistemini olumsuz etkileyebileceği için her tedavi öncesinde bazı kan testleri yapılır.

Yan Etkileri Var Mıdır?

Meme kanserinde uygulanan kemoterapinin yararları, bu tedavinin getireceği risklerden veya yan etkilerinden daha fazladır. Uygulanan ilaçlara, dozlarına ve kemoterapi şemalarına göre yan etkileri değişebilir. Hemen tüm yan etkiler, geçicidir.



Radyoterapi (Işın tedavisi) X-ışınları kullanılarak yapılan bir tedavi şeklidir ve aynı cerrahi gibi tümörün lokal kontrolunu sağlamak amacıyla uygulanır. Radyoterapi her dört kanser hastasının üçünde uygulanır.  Radyoterapi, cerrahi öncesi veya sonrasında, tek başına küratif (iyileştirici) tedavi olarak ya da kemoterapi/sistemik tedavi ile birlikte kullanılmaktadır.

Kimlere Yapılır?

Meme koruyucu cerrahi tercih edildiyse mutlaka kalan meme dokusuna radyoterapi yapılmasına gerek vardır. Meme koruyucu cerrahiden sonra radyoterapi yapılmasının tümörün tekrar etmesini anlamlı oranda azalttığı gösterilmiştir.

Eğer mastektomi (memenin tümünün alınması) yapıldıysa, radyoterapi yapılması bazı kurallara bağlıdır (Örneğin tümörün göğüs duvarına veya meme cildine yapışık olması, koltuk altında 4’den fazla pozitif lenf nodu olması, vb.)

Ne Zaman Uygulanır?

Radyoterapi meme cerrahisini takiben 6 ay içerisinde yapılmalıdır. Daha fazla gecikme olması işlemin başarı şansını düşürür.

Bu sırada kemoterapi yapılıyorsa ya bitmesi beklenir ya da kemoterapiye ara verilerek radyoterapi yapılır ve daha sonra kemoterapi devam eder.

Nasıl Etki Eder?

Radyasyon tedavisi; tedavi edilen bölgedeki hücrelerin genetik materyaline zarar verir. Böylece hücrelerin büyüyüp, çoğalmasını önler. Bazı hücreler radyasyon sonrasında doğrudan etkilendiğinden hemen ölür. Diğer hücreler ise kromozom ve DNA’larında hasar oluşması sonucu çoğalma yeteneğini yitirirler. Radyasyon tedavisi hem kanser hücrelerinde hem de normal hücrelerde hasar oluşturur. Normal dokuların çoğu tedavi sonrasında iyileşir.

Yan etkileri nelerdir?

Koltuk altı lenf bezleri temizlenmiş olan hastalarda, bu bölgeye radyoterapi yapılması gerekirse kolda şişme (lenf ödem) riski artar.

Hamile kadınların, anne karnındaki bebeğe zarar verme riski nedeniyle radyoterapi almaları önerilmemektedir.

Kısmi radyoterapi

Günümüzde çok iyi seçilmesi gereken kısıtlı bir hasta grubunda, tüm meme yerine sadece tümör çevresine radyoterapi uygulanabilmektedir. Bu uygulama ameliyat sonrasında, veya ameliyat sırasında (intraoperatif radyoterapi) yapılabilir.



Memenin implantla rekonstrüksiyonu için iki farklı tip protez kullanılır:

  • Geçici bir süreliğine yerleştirilen doku genişleticiler
  • Kalıcı sabit hacimli meme implantları

Doku genişleticiler kalıcı protezin yerleştirilmesinden önce meme derisine elastikiyet kazandırmak amacıyla kullanılırlar. İçerisindeki hazneye giderek artan miktarlarda tuzlu su enjekte edilerek geçici olarak şişirilirler. Zamanı geldiğinde çıkartılarak yerine kalıcı implant yerleştirilir veya bazı özel tip doku genişleticileri kalıcı implant gibi yerinde bırakmak mümkündür.

Sabit hacimli kalıcı implantlar, genellikle silikon bazlı ürünlerdir. Genellikle içi jel dolu, pürtüklü yüzeye sahip silikon protezler kullanılır.

Rekonstrüksiyon amacıyla sadece sentetik implant kullanımı sırtında veya karnında ameliyat yapılmasını istemeyen hastalar tarafından tercih edilir.

Göğüs duvarına radyoterapi almış veya operasyon sonrası radyoterapi yapılma olasılığı yüksek olanlarda sentetik implantlar ile rekonstrüksiyon iyi bir seçenek değildir.

Gerek doku genişletici gerekse de kalıcı implant ile yapılan rekonstrüksiyon işlemlerinde protez göğüs ön duvarı kaslarının altına yerleştirilir.

Kimler Silikon Meme Protezi İçin Uygundur?

  • Hastanın meme rekonstrüksiyonu için uygun kendi vücut dokusu mümkün değilse,
  • Meme dokusu alanı kötü skarlı veya enfekte değilse,
  • Profilaktik (koruyucu) mastektomi yapılmışsa,
  • Çift taraflı meme rekonstrüksiyonu yapılıyorsa,
  • Hasta simetriyi sağlamak için diğer meme cerrahisine izin vermişse,
  • Meme veya göğüs duvarına radyoterapi almamış ise; silikon meme proteziyle meme rekonstrüksiyonu için ideal bir adaydır.

Tek Seansta Meme İmplanti İle Rekonstüksiyon

Kanser içeren meme meme derisi ve mümkünse meme başı korunarak çıkarılır. Aynı seansta pektoral kas altına meme protezi yerleştirilir. Bu yöntem genellikle erken evre kanseri olan ve sağlıklı olan memesi küçük olanlarda tercih edilir. Bazen meme kanseri geni taşıyan kişiler de kanser gelişmeden memelerini aldırarak bu işlemi tercih edebilirler.

İki Seansta Meme İmplanti ile Rekonstrüksiyon

Meme dokusu derisi ile birlikte alınan vakalarda kalan deri implantı yerleştirmek için yeterli yer sağlamayabilir. Bu durumda bölgeye yarı jel yarı boş bir protez konur. Bu protez 2 ile 3 ay içinde serum fizyolojikle yavaş yavaş şişirilir. Bu bölgedeki derinin yeteri kadar bolluk sağladığına kanaat getirildiğinde geçici protez çıkarılır. Yerine kalıcı jel implant konulur. Bazen geçici implant varken radyoterapi gibi ek tedaviler için zaman kazanılmış olur.


Çalışma Saatleri

Pazartesi Kapalı
Salı Kapalı
Çarşamba 10.00 - 16.00
Perşembe 10.00 - 16.00
Cuma Kapalı
Cumartesi 10.00 - 16.00
Pazar KAPALI

İletişim

📞 0850 333 0388 - 0501 017 26 24

📍ROUTE İstanbul, Ataköy 7-8-9-10 Kısım Mah. E-5 Yan Yol Cd. 6/1 B Blok Kat 2 D:21; Bakırköy, Istanbul, Turkey 34158

Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Web Sayfası. Tüm hakları saklıdır.