Blog

CLASSIC LIST



E
RKEKLERDE MEME KANSERİ

Meme kanseri erkeklerde kadınlardan daha az yaygındır. Her yıl teşhis edilen tüm meme kanserlerinin yüzde 0,5 ila 1’ini temsil eder. Erkekler, kadınlara göre daha ileri yaşta hastalığa yakalanırlar.

Kadınlarda meme kanserinde olduğu gibi, birinci dereceden bir akrabada meme kanseri öyküsü, erkekler arasında da artmış meme kanseri riski ile ilişkilidir. Aşırı östrojen uyarımı;hormonal tedavilere (örn., östrojen veya testosteron içeren bileşikler), karaciğer fonksiyon bozukluğuna, obezite, marihuana kullanımına, tiroid hastalığına veya Klinefelter sendromu gibi kalıtsal bir duruma bağlı olabilir.

Erkeklerde artmış meme kanseri riski ile ilişkili testiküler durumlar arasında orşit, inmemiş testisler (kriptorşidizm) ve testiküler yaralanma bulunur. Spekülatif olsa da, bu koşulların, androjen-östrojen oranının bozulup, düşük androjen üretimi ile ilişkili olabileceği düşünülebilir.

Erkek meme kanseri tipik olarak kadın meme kanserine göre daha ileri bir evrede teşhis ediliyor. Bunun nedeni büyük olasılıkla erkeklerin meme kanseri geliştirebileceği ve rutin tarama muayenelerinin bulunmadığı bilincinin olmamasıdır.

Meme kanserli erkeklerin çoğu genellikle meme başı tutulumu ile birlikte olan ağrısız bir kitle ile karşımıza çıkar. Meme başıçekilmesi, kitlenin cilde veya altta yatan dokulara fikse olması da dahil olmak üzere ilişkili deri değişiklikleri olabilir. Koltuk altında lenf bezi büyümesi tipik olarak ileri evre meme kanseri olgularında görülebilir.

Şüpheli meme kitlesi ile başvuran erkek hastaya yaklaşım kadınlara benzer olup, mamografi, meme ultrasonu ve biyopsi içerir.

Erken evre meme kanseri olan erkeklere, küçük hacimli meme dokusu nedeniyle, meme koruyucu tedavi yerine basit mastektomi ve koltuk altı lenf lenf nodu biyopsisi yapılır. Kadınlarda olduğu gibi, kemoterapi, göğüs duvarına ve bölgesel lenf bezlerine ışın tedavisi, hormon tedavisi (hormon reseptör-pozitif hastalığı olanlar için), ve akıllı ilaç tedavisini (Her2-neu reseptörü pozitif ise) cerrahi sonrası önerilebilir.

Bölgesel olarak ileri evre meme kanseri olan erkeklere, ameliyat öncesi kemoterapi yapılır. Ek olarak, erken evre hastalığı olan hastalar, üçlü hormonları negatif meme veya HER2 reseptörü pozitif ise ameliyat öncesi kemoterapi için uygun aday olabilirler.

Erkeklerde meme kanseri bir zamanlar kadınlarda olduğundan çok daha kötü bir prognoz ile ilişkili olduğu düşünülmesinerağmen, erkek ve kadın meme kanserine ilişkin güncel çalışmaların çoğu, tanı, evre ve derecedeki yaş açısından dikkatlice eşleştirilen erkeklerin, kadınlarla benzer sağkalımı olduğunu desteklemektedir. Kadınlarda olduğu gibi, evre, tümör boyutu ve koltuk altı lenf bezi durumu, erkeklerde meme kanserinde prognozu etkileyen en önemli faktörlerdir.

Genel olarak meme kanseri tedavisi gören erkekler, kadınlarla benzer gözetime tabi tutulmalıdır. Bununla birlikte, meme kanseri öyküsü olan erkeklerde taramanın rolü belirsizdir ve karar vermede erkeğin tercihleri ve değerleri dikkate alınmalıdır.dr.mujgan çalışkan

Dr.mujgan Çalışkan 



Meme kanseri, anne adaylarında, gebelik süresinde en sık görülen kanserlerden biridir. Hamilelik esnasında, memeler süt vermek için olgunlaşır ve büyür. Bu yüzden memedeki kitlenin fark edilmesi zorlaşır ve bu nedenle kötü huylu olabilecek kitlelerin tanısı gecikebilir. Özellikle gebeliği planlayan kadınların gebelik öncesinde meme muayeneleri yaptırmaları, gebelik esnasında memede ele gelen kitle olduğunda uzman bir meme kanseri ile ilgilenen bir hekime başvurmaları,  ailede meme kanseri öyküsü varsa bu konuya özellikle dikkat etmeleri tavsiye edilir.

Hamilelikte yaşanan fiziksel değişikler yüzünden, memede oluşabilecek patolojilerin tanınması ve tedavisi zor bir süreçtir. Meme kanseri gebelikte çok nadir görülse de, tanının gecikmesi, iyileştirme sürecini zorlaştırıcıdır. Son yıllarda gebelik yaşı 30-40’lı yaşları geçtiği için bu yaşlarda gebelikte meme kanseriyle karşılaşma riski de artmaktadır.

Yapılan çalışmalar meme kanseri teşhis edildiği takdirde gebeliğin sonlandırılmasının kanser tedavisinde ek fayda sağlamadığını göstermiştir. Sadece gebelik esnasında metastatik yani vücudun diğer organlarına sıçramış meme kanserinde ilk üç ayda kemoterapi başlanması için gebelik sonlandırılabilir. Gebeliğin ikinci veya üçüncü üç aylık dönemlerinde meme kanseri teşhis edilirse hastanın durumuna uygun kemoterapi ilaçlarıyla tedavi verilebilir. Radyoterapi uygulanamayan anne adayına kemoterapiyle başlayan tedavi süreci, doğumun ardından ışın tedavisiyle devam eder.

Gebelik esnasında ikinci ve üçüncü 3 aylık dönemde meme kanser cerrahisi güvenle yapılabilir.

Meme kanserli anne, tedavinin tamamlanmasından sonrasında çocuğunu emzirebilir

Meme kanserini yenen anne adayının tedavi sürecinden 2-3 yıl sonra gebe kalmasına izin verilir.

Meme kanseri tedavisi sonrasında çocuk sahibi olmayı planlayan kadınların, tedavi sürecinde doğurganlığını yitirebilmesi de mümkündür. Bu nedenle tedavi sürecinden önce yumurta ya da embriyo saklanması tercih edilebilir. Kanser tedavisinden sonra anne adayları tüp bebek yöntemiyle de çocuk sahibi olabilirler.



Dünya çapında meme kanserlerinin yaklaşık %40’ı altmış beş yaş üstünde görülmektedir.

İleri yaşlarda meme kanserine yaklaşım genç yaşlardaki meme kanserinden biraz daha farklı olmaktadır. Özellikle de kişinin yüksek tansiyon, şeker, kalp yetmezliği, parkinson ve benzeri müzmin hastalıkları varsa tedavi seçimleri değişmektedir. Kişinin beklenen ömrü de tedaviyi etkiler.

Tedavide Farklılıklar

Yaşlı hastaların meme kanseri tedavisinde diğer önemli bir kriter de hastanın menopozda olmasıdır. Menopoza giren kadının östrojen seviyesi düşer. Özellikle hormon duyarlı kanserlerde avantajlı bir durumdur. Bu nedenle tedavi seçimi de farklı olmaktadır.

İleri yaş hastalardaki tedavilerde ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan, hastaların yaşlılıktan ileri gelen sağlık durumları nedeniyle fiziken radyoterapi ve kemoterapi tedavilerine uygun olmamaları durumudur.

Hastanın yaşı, dinçliği, kronik rahatsızlıkları, beklenen yaşam süresi gibi kriterler tedavi seçiminde büyük rol oynar.



Tüm meme kanserlerinin yaklaşık %3’ü 35 yaş altı kadınlarda görülür. Genç kadınlarda seyrek görülmekle birlikte; bu yaş grubunda görülen kanserler daha kötü seyirlidir.

Meme kanseri 13-19 yaş aralığındaki genç kadınlarda oldukça nadir görülür.

Ailede meme kanseri hikayesi olması, genetik ve çevresel faktörler, başka bir hastalık nedeniyle göğüs bölgesini içeren ışın tedavisi uygulanması, doğum kontrol hapı kullanılması, gebelik gibi nedenlerin gençlerde görülen meme kanserleri için farklı derecelerde etkili risk faktörü oldukları düşünülmektedir.

Meme kanseri için en önemli risk faktörü yaştır. Meme kanserlerinin %1’den daha azı 30 yaş altı kadınlarda görülür ve bir kadın için 30 yaşından önce meme kanseri geliştirme riski %0.44’tür.



Kalıtsal Meme Kanseri

Meme kanseri, dünya genelinde kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biridir. Birçok meme kanseri olgusu rastgele gelişirken, bazı kadınlar için kalıtsal bir yatkınlık söz konusu olabilir. Kalıtsal meme kanseri, meme kanseri riskini genetik olarak taşıyan bireylerde görülen nadir bir durumdur. Genellikle BRCA1 ve BRCA2 olarak adlandırılan iki önemli gen mutasyonuyla ilişkilidir. Bu genlerde meydana gelen bazı mutasyonlar, hücrelerin kanserleşme eğilimini artırarak meme kanseri riskini artırır.

Kimler Kalıtsal Meme Kanseri Riski Altındadır?

  1. Ailede geçmişte meme kanseri vakaları: Birinci derece yakınlarında (anne, kız kardeş veya kız çocuk) meme kanseri olan kadınlar, daha yüksek risk altındadır.
  2. BRCA1 veya BRCA2 mutasyonları: Bu gen mutasyonları, meme kanseri riskini belirgin şekilde artırır. Gen testi yapılarak bu mutasyonların varlığı belirlenebilir.
  3. Erken yaşta meme kanseri teşhisi: Genç yaşta (40 yaşından önce) meme kanseri teşhisi konulan kadınlar, kalıtsal yatkınlık açısından değerlendirilmelidir.
  4. Meme ile yumurtalık kanseri kombinasyonu: Aynı kadında hem meme kanseri hem de yumurtalık kanseri varsa, genetik danışmanlık almak önemlidir.

Kalıtsal meme kanseri riski taşıyan kadınlar, sağlıklarını korumak için şu önlemleri düşünebilir:

  1. Genetik Danışmanlık: Ailede meme kanseri öyküsü olan kadınlar, genetik danışmanlık alarak kalıtsal yatkınlık açısından değerlendirilmelidir. Uzmanlar, gen testi sonuçlarına dayanarak bireye özgü risk profili oluşturabilirler.
  2. Düzenli Meme Muayeneleri: Tüm kadınlar için düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmak önemlidir. Meme kanseri erken evrede yakalandığında tedavi şansı artar.
  3. Düzenli Meme Taramaları: Risk altındaki kadınlar, yaşlarına ve risk düzeylerine uygun şekilde meme taramalarını aksatmamalıdır. Meme taramaları, kanserin erken teşhisine katkı sağlar.
  4. Sağlıklı Yaşam Tarzı: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigara içmeme gibi sağlıklı yaşam tarzı tercihleri, meme kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
  5. Profilaktik Cerrahi: Yüksek riskli kadınlar, meme veya yumurtalık kanseri riskini azaltmak için profilaktik (önleyici) cerrahi düşünebilirler. Ancak, bu karar ciddi düşünülmesi gereken bir adımdır ve bireysel danışmanlıkla değerlendirilmelidir.

Kalıtsal meme kanseri, erken tanı ve uygun önlemlerle tedavi edilebilir ya da riski azaltılabilir. Bu nedenle, risk altında olan kadınların düzenli sağlık kontrollerini yaptırmaları ve gerektiğinde uzman danışmanlığı alarak sağlıklarını korumaları önemlidir.

dr.müjgan çalışkan 

dr. Müjgan Çalışkan 



Meme kanserleri iki ana gruba ayrılır. Noninvaziv ya da in situ (yayılma göstermeyen), invaziv (yayılma potansiyeline sahip) grup.

İnvazif Kanserler

Sütü memebaşından dışarı taşıyan meme kanallarını döşeyen hücrelerde gelişen duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri tipidir. Duktal karsinomun yayılma özelliği yoksa in situ formda, yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olduğu bilinmektedir.

Süt üreten bezlerden (lobül) gelişen kanser lobüler karsinom olarak adlandırılır. Lobüler karsinom da yayılma özelliğine göre ikiye ayrılır. Yayılma özelliği yoksa in situ formda yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olur.

İnflamatuvar meme kanseri, meme kanserinin en kötü ve hızlı seyreden tipidir. Memeyi tamamen saran memenin iltihabi hastalıklarıyla karışabilmektedir. Kitle belirtisi vermeden yaygın kızarıklık ve sertlikle seyreder. Antibiyotik tedavisine rağmen iyileşmeyen memenin iltihabi hastalıklarında mutlaka meme kanserinin akla getirilmesi ve biyopsi alınması gerekir.

Noninvaziv Kanserler

Yayılma göstermeyen (in situ) kanserler kendi arasında  ‘duktal karsinoma in situ’ ve ‘lobüler karsinoma in situ’ olmak üzere yine iki gruba ayrılır. Özellikle 1980′li yıllardan sonra tarama mamografilerinin ön plana çıkmasıyla, daha çok vakanın teşhis edilebilmesi yayılma göstermeyen (in situ) kanserlerin, tüm meme biyopsileri içindeki görülme sıklığının yüzde 1.4′ten yüzde 10′lara, tüm meme kanserleri içindeki oranlarının da yüzde 5′ten yüzde 15′lere yükselmesine neden olmuştur.

Klasik lobüler karsinoma in situ: Her iki memede de 8-10 kat meme kanseri riskini artıran önemli bir bulgudur. Bu tür hastalara izlemin yanı sıra tamoksifen gibi koruyucu bazı ilaçlar verilebilir. Bununla birlikte koruyucu amaçlı olarak her iki meme dokusunu çıkartma (basit mastektomi) şeklinde cerrahi girişimler de tercih edilebilir. Beraberinde plastik cerrahi girişimlerle protez ve benzeri cerrahi rekonstrüktif işlemlerin yapılmasıyla kozmetik açıdan yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir.

İn situ duktal kanserler (İSDK, intraduktal kanser): Çoğu kez muayenede kendini belli etmez.

Belirtisi; mamografide tespit edilen düzensiz ufak boyutlu kireçlenme bulgusu ve/veya (pleomorfik mikrokalsifikasyon) kanlı, şeffaf tek kanaldan memebaşı akıntısı şeklindedir. İSDK, normal hücrelerden yayılma potansiyeli olan (invaziv) kanser hücrelerine geçiş olarak kabul edilir. Kitle oluşturmadığı için, tel ile veya radyoaktif maddelerle işaretlenerek çıkarılıabilir. Eğer kanser, tek odaklı bir durumda ise etrafında yeterli temiz doku bırakılır. Geri kalan meme dokusuna radyoterapi (RT) uygulandığı zaman hastalık, klinik olarak iyi bir seyir gösterir. Eğer memede yaygın olarak bulunuyorsa, tüm meme dokusunun çıkarılması (basit mastektomi) gerekir ve bu durumda yüzde 100′e varan oranla tam iyileşme görülür. İSKD’de koltukaltı lenf bezlerinin tutulumuna nadir olarak rastlanır. Bu nedenle tüm memenin çıkarılacağı hastaların; daha kötü özellikler gösteren (yüksek gradlı vs.) bazı tiplerinde, koltukaltı lenf bezlerinde kanser hücrelerini tutması nedeniyle bekçi lenf bezlerini çıkarmak (sentinel lenf nodu biyopsisi) gerekebilir.



Meme Kanseri Risk Faktörleri

Meme kanseri, kadınlarda en yaygın kanser türlerinden biri olup dünya genelinde milyonlarca kadını etkilemektedir. Meme kanseri, genetik faktörlerin yanı sıra çevresel ve yaşam tarzı faktörleriyle de ilişkilidir.

Cinsiyet ve Yaş: Meme kanseri, kadınlarda erkeklere kıyasla çok daha yaygındır. Ayrıca, yaşın ilerlemesiyle birlikte meme kanseri riski artar. 50 yaşın üzerindeki kadınlar, meme kanseri açısından daha yüksek risk altındadır.

Aile Geçmişi: Ailede birinci derece yakınlarında (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri olan kadınlar, meme kanseri riski taşıma olasılığı açısından dikkatli olmalıdır. Ailede meme kanseri öyküsü olan kadınlar, genetik danışmanlık alarak kalıtsal meme kanseri riskini değerlendirebilirler.

BRCA Gen Mutasyonları: BRCA1 ve BRCA2 adı verilen genlerde meydana gelen mutasyonlar, meme kanseri riskini artırır.

Meme Kanseri Öyküsü: Daha önce bir meme kanseri teşhisi konulmuş kadınlar, diğer kadınlara göre meme kanseri riski açısından daha yüksek risk altındadır.

Yüksek Dozda Radyasyon Maruziyeti: Genç yaşlarda yüksek dozda radyasyona maruz kalmak, meme kanseri riskini artırabilir. Özellikle çocukluk ve gençlik döneminde yapılan göğüs duvarına radyoterapi tedavisi, uzun vadede meme kanseri riskini artırabilir.

Hormon Tedavisi ve Doğum Kontrol Hapları: Uzun süreli hormon tedavisi veya doğum kontrol hapları kullanımı, meme kanseri riskini artırabilir.

Alkol Tüketimi: Düzenli ve aşırı alkol tüketimi, meme kanseri riskini artırabilir. Bu nedenle, alkol tüketimini sınırlamak veya mümkünse bırakmak sağlığınız açısından faydalı olacaktır.

Obezite ve Sedanter Yaşam Tarzı: Obezite ve düşük fiziksel aktivite düzeyi, meme kanseri riskini artıran faktörler arasındadır. Sağlıklı bir kiloyu korumak ve düzenli egzersiz yapmak önemlidir.

Menopoz Durumu: Menopoza geç giriş meme kanseri riskini artırabilir.

Hormonlu Gıdalar ve Kimyasal Maruziyet: Hormonlu gıdaların tüketimi ve bazı endüstriyel kimyasallara maruz kalma, meme kanseri riskini artırabilecek çevresel faktörler arasındadır.

Unutmayın ki, meme kanseri risk faktörleri her kadında farklılık gösterebilir ve tek bir faktörün varlığı meme kanseri olacağı anlamına gelmez. Ancak, risk faktörlerini bilmek ve bilinçli sağlık seçimleri yapmak, kanseri erken teşhis etme ve tedavi şansını artırabilir.

Dr. Mujgan Çalışkan

Dr. Mujgan Çalışkan 



Meme Kanserinin Görülme Sıklığı

Meme kanseri, dünya genelinde kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Son yıllardaki tıbbi gelişmeler sayesinde meme kanserinin tanı ve tedavisi üzerine önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

Meme kanseri, memelerdeki hücrelerin kontrolsüz ve anormal şekilde çoğalması sonucu oluşan bir tümördür. Bu anormal hücreler zamanla sağlıklı dokulara yayılabilir ve diğer vücut bölgelerine metastaz yapabilir. Meme kanserinin erken evrede teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi, başarı şansını önemli ölçüde artırır.

Meme kanseri, kadınlarda kanser vakalarının önemli bir kısmını oluşturur ve dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ancak, her ülkede ve coğrafi bölgede meme kanserinin görülme sıklığı farklılık gösterir.

ABD’de Meme Kanseri Görülme Sıklığı: Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık 250,000’den fazla yeni meme kanseri teşhisi konulmaktadır. ABD’deki kadınlar arasında meme kanseri, en sık görülen kanser türüdür ve kanser nedeniyle ölümlerin önde gelen sebeplerinden biridir.

Dünya Genelinde Meme Kanseri Görülme Sıklığı: Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, meme kanseri, dünya genelinde kadınlarda kanser teşhislerinin %25’ini oluşturmaktadır. Her yıl yaklaşık 2 milyon yeni meme kanseri vakası rapor edilmektedir.

Yaş ve Meme Kanseri Görülme Sıklığı: Meme kanseri genellikle 40 yaşın üzerindeki kadınlarda daha sık görülür. Batı toplumlarında yaşamı boyunca her 8-10 kadından birinde meme kanseri gelişmektedir.

 

Kaynaklar: American Cancer Society, World Health Organization (WHO), Centers for Disease Control and Prevention (CDC)

Dr. Müjgan Çalışkan

Dr. Müjgan Çalışkan



Meme içinde kanserleşen bir hücrenin, bir tümör oluşturması ve bir uzmanın muayene sırasında anlamasına ya da radyolojik incelemede belli olmasına kadar hayli uzun zaman geçmesi gerekiyor. Kadınlar genellikle en az 1 cm. büyüklüğüne ulaşmış bir kitleyi, elle kontrol yöntemi sayesinde fark edebilirler. Günümüzde meme kanserlerinin çoğu kişinin kendisini elle muayene etmesi sayesinde bulunabilmekte. Kanserli kitleler sert, düzensiz kenarlı, yüzeyi pürtüklü olur ve meme dokusu içinde rahatça oynatılmaz. Kanser uzak organlara metastaz (yayılım) yapmışsa bu yayılımlar, nadiren meme kanserinin ilk bulgusunu oluşturur. Meme kanserinin sıkça yayılma gösterdiği bölgeler ise kalça ve omurga kemikleri ile akciğer ve karaciğer.
Ancak bazı hastalarda bu belirtilerin hiçbirisi olmaz ve kanser yalnızca, mamografi incelemesiyle tespit edilebilir. Aşağıdaki belirtilerden en az biri varsa, vakit geçirmeden uzmana başvurulması gerekir.

Meme Kanserinin Bulgusu Olabilecek Başlıca Belirtiler

  • Memede veya koltukaltında ele gelen kitle (sertlik, şişlik)
  • Memebaşından akıntı (tek kanaldan kanlı veya şeffaf renkli)
  • Memebaşında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu
  • Memebaşı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma)
  • Meme cildinde yara veya kızarıklık
  • Meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü)
  • Memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.)

Memede Kitle

Bir çok kadın hayatlarının bir döneminde memelerinde bir sertlik fark eder. Akla ilk olarak kanser gelse de bu kitlelerin büyük bir kısmı iyi huylu tümörlerdir. Bununla birlikte her durumun mutlaka klinik olarak değerlendirilmesi gerekir.
Elinize gelen kitle 2 farklı yapıdan biri olabilir. Kitle, içi sıvı dolu bir kese olabilir. Buna kist diyoruz. Kistler genellikle adet zamanları daha da büyür ve ağrılıdırlar. Özellikle menopoz öncesi 40’lı yaşlarda daha sık görülür. Diğer bir olasılık da, içi farklı bir doku ile dolu bir kitle olabilir; buna da solid kitle denir. Bu iki farklı yapıyı ayırmanın en iyi yolu kitlenin ultrason ile incelenmesidir.

Meme Başında Ortaya Çıkan Akıntı

Her kadının meme başından çeşitli zamanlarda akıntı gelebilir. Özellikle meme başı sıkıldığı zaman sarı–yeşil arası renkte, boza kıvamında olan akıntı normal kabul edilir. Gebe olmayan kadınlarda meme başından süt gelmesi de kanser bulgusu değildir; bu durum vücudun hormonal değişikliği ile ilgili olabilir. Kanser açısından önemli olan, akıntının meme başını sıkmadan kendiliğinden gelmesidir. Bu durum, sütyenin veya çamaşırın ıslanması şeklinde fark edilir. Özellikle akıntının koyu kahverengi, siyah veya kan rengi olması önemli bir bulgudur. Böyle bir durumda, meme başından gelen akıntıdan örnek alınarak laboratuvarda incelenmesi gerekir.

Memede Kist

Kistler genellikle memenin iyi huylu tümörleridir. Boyutları birkaç milimetre ile birkaç santimetre arasında değişir. 25 yaş altındaki kadınlarda nadir, menopoza yaklaşmış kadınlarda daha sık görülür.
Kistlerin içi iğne ile boşaltılarak içindeki sıvı incelenebilir. Eğer kanlı bir sıvı içeriyorsa, kistin ameliyatla çıkartılıp incelenmesi gereklidir. Eğer menopoz sonrası hormon tedavisi gören bir kadında kist ortaya çıkmışsa, içerdiği sıvı kanlı olsun veya olmasın patolojide incelenmesi gerekir.
Eğer bir kist iğne ile boşaltıldıktan sonra 4-6 hafta içinde tekrar ediyorsa, ameliyatla çıkartılması önerilebilir. Ayrıca kistin bir kısmı, solid dediğimiz meme dokusundan farklı bir yapı içeriyorsa, yine kistin ameliyatla çıkartılması önerilir.

Solid (katı) Kitle

Memede sıvı içermeyen, içi farklı hücrelerle dolu olan kitlelere solid (katı) kitle diyoruz. Solid kitlelerin kanser olma olasılıkları kistlere göre daha yüksektir. 40 yaş üzerindeki bir kadının memesinde saptanan solid bir kitle, aksi ispat edilene kadar kanser şüphesi taşır bu nedenle mutlaka araştırılması gereklidir.
Memede saptanan kitle, mamografi ve ultrasonla değerlendirilerek kanser olma olasılığı araştırılır. Bu yöntemlerle kesin teşhis koymak mümkün olamamaktadır. Ancak kitleden alınan parçanın patolojide incelenmesiyle kesin tanı konabilir.

Meme Derisinde Kalınlaşma,  Şişme, Renk Değişikliği

Bazen memede kitle olmadan, doğrudan meme derisinde bazı değişikliklerle kanser başlayabilir. Meme derisinin bir bölgesinde kızarıklık, kalınlaşma, portakal kabuğu gibi yer yer çekintilerin ortaya çıkması, kanserin ilk bulgusu olarak değerlendirilebilir. Meme derisinde böyle değişiklikler fark ediyorsanız, mutlaka hekime danışmalısınız.

Meme Başında Kalınlaşma, Kızarıklık Veya Yara Olması

Meme başındaki değişiklikler de kanser açısından önemlidir. Özellikle meme başı çevresinde ortaya çıkan kızarıklık, yara gibi değişiklikler memede bir kitle olmasa bile kanser bulgusu olabilir.

Memede Veya Meme Başında İçeri Doğru Çekinti Olması

Bazı kadınlarda çocukluktan itibaren her iki meme başı da içe çekik olabilir. Bu, herhangi bir hastalık anlamına gelmez. Böyle durumlarda bebek emzirmek çoğu kez mümkün olmaz. Bu gibi yapısal bozukluklar kozmetik amaçlı olarak, yani sadece görünüm açısından ameliyatla düzeltilebilir. Kanser açısından önemli olan, tek memenin başının son zamanlarda içeri çekilmesidir .  Böyle bir durumda mutlaka hekime başvurmanız gerekir.

Meme Başlarının Pozisyonlarında Değişiklik

Meme başlarının pozisyonlarında da değişiklik olabilir. Meme başı bir tarafa doğru çekilebilir. Bu da bir kanserin belirtisi olabilir.

Memenin Şeklinde Değişiklik

Genellikle her iki meme simetrik değildir ve bir meme diğerinden daha büyük olabilir. Bu normal bir yapıdır. Bazen memelerin genel yuvarlaklığında veya şeklinde de değişiklik olabilir. Kanser açısından önemli olan, sonradan gelişen simetri değişikliğidir.

Koltuk Altında Ele Gelen Bir Kitle

Koltuk altında ele gelen bir kitle, birçok nedene bağlı olan bir lenf bezi büyümesi olabilir. Bazen meme kanserinin ilk bulgusu da olabilir. Bu nedenle eğer elinizde ve kolunuzda son zamanlarda bir enfeksiyon geçirmediyseniz, bu kitlenin incelenmesi gerekir.


Çalışma Saatleri

Pazartesi Kapalı
Salı Kapalı
Çarşamba 10.00 - 16.00
Perşembe 10.00 - 16.00
Cuma Kapalı
Cumartesi 10.00 - 16.00
Pazar KAPALI

İletişim

📞 0850 333 0388 - 0501 017 26 24

📍ROUTE İstanbul, Ataköy 7-8-9-10 Kısım Mah. E-5 Yan Yol Cd. 6/1 B Blok Kat 2 D:21; Bakırköy, Istanbul, Turkey 34158

Prof. Dr. Müjgan Çalışkan Web Sayfası. Tüm hakları saklıdır.