Meme Kanseri Tipleri
Meme kanserleri iki ana gruba ayrılır. Noninvaziv ya da in situ (yayılma göstermeyen), invaziv (yayılma potansiyeline sahip) grup.
İnvazif Kanserler
Sütü memebaşından dışarı taşıyan meme kanallarını döşeyen hücrelerde gelişen duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri tipidir. Duktal karsinomun yayılma özelliği yoksa in situ formda, yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olduğu bilinmektedir.
Süt üreten bezlerden (lobül) gelişen kanser lobüler karsinom olarak adlandırılır. Lobüler karsinom da yayılma özelliğine göre ikiye ayrılır. Yayılma özelliği yoksa in situ formda yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olur.
İnflamatuvar meme kanseri, meme kanserinin en kötü ve hızlı seyreden tipidir. Memeyi tamamen saran memenin iltihabi hastalıklarıyla karışabilmektedir. Kitle belirtisi vermeden yaygın kızarıklık ve sertlikle seyreder. Antibiyotik tedavisine rağmen iyileşmeyen memenin iltihabi hastalıklarında mutlaka meme kanserinin akla getirilmesi ve biyopsi alınması gerekir.
Noninvaziv Kanserler
Yayılma göstermeyen (in situ) kanserler kendi arasında ‘duktal karsinoma in situ’ ve ‘lobüler karsinoma in situ’ olmak üzere yine iki gruba ayrılır. Özellikle 1980′li yıllardan sonra tarama mamografilerinin ön plana çıkmasıyla, daha çok vakanın teşhis edilebilmesi yayılma göstermeyen (in situ) kanserlerin, tüm meme biyopsileri içindeki görülme sıklığının yüzde 1.4′ten yüzde 10′lara, tüm meme kanserleri içindeki oranlarının da yüzde 5′ten yüzde 15′lere yükselmesine neden olmuştur.
Klasik lobüler karsinoma in situ: Her iki memede de 8-10 kat meme kanseri riskini artıran önemli bir bulgudur. Bu tür hastalara izlemin yanı sıra tamoksifen gibi koruyucu bazı ilaçlar verilebilir. Bununla birlikte koruyucu amaçlı olarak her iki meme dokusunu çıkartma (basit mastektomi) şeklinde cerrahi girişimler de tercih edilebilir. Beraberinde plastik cerrahi girişimlerle protez ve benzeri cerrahi rekonstrüktif işlemlerin yapılmasıyla kozmetik açıdan yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir.
İn situ duktal kanserler (İSDK, intraduktal kanser): Çoğu kez muayenede kendini belli etmez.
Belirtisi; mamografide tespit edilen düzensiz ufak boyutlu kireçlenme bulgusu ve/veya (pleomorfik mikrokalsifikasyon) kanlı, şeffaf tek kanaldan memebaşı akıntısı şeklindedir. İSDK, normal hücrelerden yayılma potansiyeli olan (invaziv) kanser hücrelerine geçiş olarak kabul edilir. Kitle oluşturmadığı için, tel ile veya radyoaktif maddelerle işaretlenerek çıkarılıabilir. Eğer kanser, tek odaklı bir durumda ise etrafında yeterli temiz doku bırakılır. Geri kalan meme dokusuna radyoterapi (RT) uygulandığı zaman hastalık, klinik olarak iyi bir seyir gösterir. Eğer memede yaygın olarak bulunuyorsa, tüm meme dokusunun çıkarılması (basit mastektomi) gerekir ve bu durumda yüzde 100′e varan oranla tam iyileşme görülür. İSKD’de koltukaltı lenf bezlerinin tutulumuna nadir olarak rastlanır. Bu nedenle tüm memenin çıkarılacağı hastaların; daha kötü özellikler gösteren (yüksek gradlı vs.) bazı tiplerinde, koltukaltı lenf bezlerinde kanser hücrelerini tutması nedeniyle bekçi lenf bezlerini çıkarmak (sentinel lenf nodu biyopsisi) gerekebilir.